Cumhuriyet’ten Ne Anlıyoruz?

Cumhuriyet sözcüğünün anlamı, eski Türk Dil Kurumu’nun ürünü olduğu için her zaman öncelediğim 1981 baskı Türkçe Sözlük’te, “ulusun, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığı ile kullandığı devlet şekli” olarak açıklanıyor.

Bu tanıma göre bir insan topluluğunun cumhuriyet yönetimine sahip olması için bu topluluğun ulus olma özelliklerini kazanması, ardından da sahip olduğu egemenliği belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullanması gerekiyor.

Bu anlayışa göre bir devletin cumhuriyet niteliğini kazanabilmesinin ön koşulu, devleti yönetecek egemenliğin hiçbir makam, mevki, küme, sınıf ya da zümrede değil; ulus olarak tanımlanan toplumun bütününde olması gerekiyor.

Nitekim kurulduğu günden bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin varlık nedeni olarak kabul edilen “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözü de bunu doğrulayan, somutlayan bir temel ilke olarak kabul görüyor.

Oysa günümüzde ülke yönetiminin tek bir adam çevresinde toplanıp otoriterleştiği; hatta faşizme doğru evrildiği koşullarda, özellikle de yaşadığımız OHAL döneminde egemenliğin artık ulusta ya da onun seçtiği vekillerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olduğunu söylemek gün geçtikçe zorlaşıyor.

Ortada bir meclis olsa bile, işlevsiz hale getirilen ya da önüne konulanları kabule zorlanan haliyle bu meclisin tüm ulusa dayalı bir egemenliği kullandığını iddia etmek mümkün olmuyor.

Durum bu vaziyette olmakla birlikte, cumhuriyetten yana olanlar ve olmayanlar, ona sahip çıkanlar ve karşı çıkmayıp içini boşaltmakla meşgul olanlar, cumhuriyeti kabul edip sahip çıktıklarını göstermek ya da böyle bir yanılsama yaratmak amacıyla özünden koparılmış bu kavramı, tıpkı bayrağa yaptıkları gibi kutsamakta, onun için adeta bir veda ayinleri düzenlemektedirler.

Bu durum öylesine bir hal almıştır ki, günümüzde hepimizin çağdaş bir ansiklopedi olarak kabul edip başvurduğu Vikipedi bile cumhuriyeti, “hükümet başkanının halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir” şeklinde tanımlamaya başlamıştır. (1)

Oysa biz toplumdaki, siyasetteki, devlet yönetimindeki ve hemen yakımızdaki değişimlere bakmadan cumhuriyet adına şenlikler, bayramlar, konserler düzenliyor, ona ne kadar bağlı olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Gazetelere boy boy reklamlar vererek, fener alayları düzenleyerek, güzellemeler yaparak cumhuriyeti savunuyor, ona sahip çıkmaya çalışıyoruz.
Sahi biz şimdi bu koşullarda hangi cumhuriyeti savunuyoruz, hangisine sahip çıkıyoruz? Ortada cumhuriyet diye bir şey mi kaldı ki, biz onu kutluyoruz? Kutladığımız şey yoksa onu hatırlamak adına yapılan hafıza ayinleri mi?

16219895012_7501a8792e_o
Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak ve Kazım Özalp’in katılımıyla 1927’de Ankara’da gerçekleşen Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları,  SALT Araştırma Sait Bey Arşivi

Kent yaşamında bile, kentle ilgili önemli kararlarda bile cumhuriyet ilkesini hayata geçiremiyorsak, seçtiğimiz ya da seçtiğimizi sandığımız insanlar bizim yerimize gidip güçlülerle, rant çevreleriyle işbirliği yapıyorsa biz gerçekten cumhuriyetle mi yönetiliyoruz? Gerçekten cumhuriyete sahip çıkıp koruyor muyuz?

Yoksa demokrasi, laiklik, özgürlük, katılımcılık, çoğulculuk ve barış gibi çağdaş değer ve kurumlar olmadan cumhuriyet fazla bir işimize yaramıyor mu?

Bugün sadece cumhuriyete sahip çıkıp onu korumak bize yetmiyor mu?

Bugünkü cumhuriyetimizin şekli olan temsili demokrasi çerçevesinde bilmediğimiz, tanımadığımız kişilerin önümüze konulması nedeniyle seçip, aslında seçmediğimiz; o nedenle de bizi temsil etmeyen kişiler eliyle uygulanan cumhuriyet bize yetiyor mu gerçekten?

(1) https://tr.wikipedia.org/wiki/Cumhuriyet

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s