İzmir: Artan araç sayısı, yetersiz otopark kapasitesi…

Ali Rıza Avcan

Bu haftaki yazımla gelecek haftalardaki yazılarımda İzmir‘de yaşadığımız otopark sorununu ele alarak; hem bu konu ile ilgili mevzuat hükümlerini, hem de bu konuda yaşananları dikkate alarak geliştirmeye çalıştığım çözüm önerilerini anlatmaya çalışacağım.

Bunu yapmadan önce de, konuyu düzenlemek amacıyla TBMM tarafından kabul edilen ya da bu yasalara göre çıkarılan yönetmelik hükümlerini, yazının ilerdeki bölümlerinde yer alacak hukuki değerlendirme ve tartışmalara temel yapmak üzere hatırlatacağım:

Toplu ulaşımın başarısız olduğu her yerde bireysel araç kullanımı artar ve otoparklar ağzına kadar dolar…

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu‘nun 7. maddesinin (l) fıkrası hükmüne göre, “kapalı ve açık otoparklar yapmak, yaptırmak, işletmek, işlettirmek veya ruhsat vermek” büyükşehir belediyelerinin, yine aynı maddenin son fıkrası hükmüne göre, “bölge otoparkı, kapalı ve açık otoparklar yapmak, yaptırmak, işletmek, işlettirmek veya ruhsat vermek” büyükşehir kapsamındaki ilçe belediyelerinin görevidir.

5216 sayılı yasanın 26. maddesine göre büyükşehir belediyesi kendisine ait otoparkları işletebilir ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmek üzere devredebilir. Ancak, belediye şirketlerince işletilen bu yerlerin üçüncü kişilere devredilmesi, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu‘nun hükümlerine göre yapılacaktır.

Otopark hizmeti konusunu düzenleyen 5216 sayılı kanunun “belediyeler arası hizmet ilişkileri ve koordinasyon” başlıklı 27. maddesinin son paragrafında ise, “İmar mevzuatı uyarınca belediyelerin otoparkla ilgili olarak elde ettikleri gelirler beş yıllık imar programına göre hazırlanan kamulaştırma projesi karşılığında bölge otoparkı için gerekli arsa alımları ile inşasında kullanılır. Bu gelirler bu fıkrada belirtilen amaç dışında kullanılamaz” hükmü bulunmaktadır.

Her gün trafiğe çıkan yeni taşıt araçlarının artması…

Otopark hizmeti konusunun ele alındığı diğer bir kanun ise 3194 sayılı İmar Kanunu‘dur. Kanunun 37. maddesine göre; imar planlarının düzenlenmesi sırasında planlanan yerleşimin koşulları ile gelecekteki ihtiyaçları göz önünde tutularak gerekli otopark yerleri ayrılır. Otopark ihtiyacı bulunan bina ve tesislere gerekli otopark yeri ayrılmadıkça yapı izni, otopark yapılmadıkça da kullanma izni verilmez. Kullanma izni alındıktan sonra otopark yeri, plana ve yönetmelik hükümlerine aykırı olarak başka maksatlara ayrılamaz. Bu fıkra hükmüne aykırı hareket edildiği takdirde, ilgili idarece yapılacak tebligat üzerine en geç üç ay içerisinde bu aykırılık giderilir. Mülk sahibi tebligata rağmen müddeti içerisinde gerekli düzeltmeyi yapmaz ise, belediye encümeni veya il idare kurulu kararı ile bu hizmet ilgili idarece yapılır ve masrafı mal sahibinden tahsil edilir.

Aynı kanunun 44. maddesinin III. bendinde ise otopark yapılması gereken bina ve tesisler ile diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte tespit edilir hükmü bulunduğu için bu hükme uyularak düzenlenen Otopark Yönetmeliği, 15 Eylül 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Söz konusu yönetmelik, büyükşehir belediyeleriyle nüfusu 10.000 ve daha fazla olan yerleşmelerde; ayrıca, nüfusu 10.000’den az olmakla birlikte imar planı onaylanmış yerleşme ve alanlarla imar planı bulunmamakla birlikte bu yönetmeliğin uygulanacağına karar alınan bütün yerleşmelerde, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 15 Eylül 2018 tarihinden sonra yapı ruhsatı düzenlenmesi ve binalarda araçların yol açtığı parklanma ve trafik sorunlarının çözümü amacıyla otopark yapılmasını gerektiren bina ve tesislerde otopark ihtiyacının miktar, ölçü ve diğer koşullarıyla ilkelerini belirlenmiştir.

17 maddeden oluşan ve kabul edildiği tarihten bu yana geçen 7 yıl içinde 12 kez değiştirilen 2018 tarihli Otopark Yönetmeliği‘ni daha ayrıntılı incelediğimiz takdirde;

5216 ve 3194 sayılı kanunlarda yazılı olduğu şekilde, ihtiyacı karşılamak üzere imar planlarında gösterilen otopark alanlarını verimli ve etkin bir şekilde işletme anlayışından neredeyse vazgeçildiğini, kentlerde sayıları her geçen gün artan taşıt araçlarına yer bulmak kaygısıyla her iki kanuna aykırı bazı düzenlemelerin yapıldığını görürüz.

Bırakayım mı, bırakmayayım mı?

Örneğin yönetmeliğin “yol üstü (yol boyu) araç park yeri” tanımı imar planlarında kamu yolu olarak belirlenmiş cadde ve sokakların bir şeridinin yatay ve düşey işaretlemeler yapmak suretiyle otopark olarak kullanılabileceğini ifade etmekte ya da insanların esenlik ihtiyacını karşılamak amacıyla oluşturulan yapıların çevresindeki bahçeleri kemiren ortak otopark uygulamalarına yol açılmakta; böylelikle, kamunun genel kullanımına açık yol ve alanların 5216 ve 3194 sayılı kanunlara aykırı olarak özel araç sahiplerine tahsis edilmesini sağlamaktadır.

Aslında söz konusu yönetmeliğin yedi yıl gibi kısa bir süre içinde 12 kez değiştirilmesi bile yapılan düzenlemelerin artan taşıt aracı ve otopark ihtiyacı nedeniyle nasıl esnetilip tahrip edildiğini göstermektedir.

Tabii ki bu esnetmeye imar planlarının yapılmasında ya da değiştirilmesinde veya belediyelerce yürütülen fiili uygulamasında göz yumup izin veren; başka bir deyimle, mevcut mevzuata aykırılıkları dahil ettiğimizde karşımıza gerçekten kangrene dönüşmüş bir sorun çıkmaktadır.

Bu duruma örnek olarak, halen oturmakta olduğum 10 yaşındaki yeni binanın 1 metre kazılsa suyun çıktığı bataklık bir arazide yapılması nedeniyle yağmurlu havalarda su içinde kalan zemin altı otoparklara hiç bir taşıt aracının girememesini ya da 10 daireli binanın müteahhidi olduğunu daha sonradan öğrendiğim Mehmet Cengiz‘in amca oğlu Ahmet Cengiz‘in bu bina için yüksek miktardaki otopark ücretini ödememek amacıyla zemin seviyesinin altındaki otoparklara taşıt aracının girebilmesi için projesinde gösterilen duvarı örmeyişini en yakından deneyimlemiş biri olarak gösterebilirim. (1)

Yağmurla birlikte su içinde kalan yeraltı otoparkları…

Gelelim İzmir‘deki otopark ihtiyacının nereden kaynaklandığı ve nasıl karşılandığı ya da karşılanamadığı; daha doğrusu bu konudaki yetersizlik konusuna…

Tabii ki otoparka ihtiyaç duyanlar bu kentte yaşayan ya da çalışan insanların milyonlarca lira vererek satın aldığı ya kiraladığı, o nedenle de onlar için çok değerli olan motorlu taşıt araçlarıdır… Aynen bir zamanlar ata binerek seyahat edenlerin atlarını hanlara, kervansaraylara teslim ettikleri gibi arzu nesnesi araçlarını güvenilir kişi ve yerlere; hatta, ne yaptıklarını bile bile çaresizlik içinde otopark mafyasının yönettiği otoparklara bırakırlar… Tabii ki, evlerinin, işlerinin önündeki buldukları sahipsiz bedava yerlere, kamuya ait alanlara park etmeyi fazlasıyla sevip bu tür yerlerin çoğalmasını şiddetle arzularlar… Milyonlarca liraya kıyıp aldıkları lüks arabalarını oralarda tek başına bırakıp arkalarına bile bakmadan gidebilirler…

O araçları üreten, onlara akaryakıt satan ya da malzemesini sağlayan ulusal ve uluslararası sermaye ise o araçların nerelere nasıl park edeceğini düşünmeden siyasi iktidara yaptığı baskılarla belediyeleri otopark yapmaya zorlar… Belediyeler ise araç sahibi olmayanların haklarını dikkate almaksızın araç sahipleri için otoparklar yapmaya, onları memnun etmeye çalışır… Hem de bu işin maliyeti, her geçen gün artan trafik sıkışıklığı ve bu araçların atmosfere saldığı zehirli gazları dikkate almadan… Hem de “sıfır karbon” ya da “sürdürülebilirlik” laflarını gevelemeden…

İzmir, nüfusu ve buna bağlı olarak yollarında dolaşan taşıt aracı sayısı her geçen gün devamlı artan bir kenttir… Hem ülkenin diğer bölge ve illerine göre daha gelişmiş, hem de bu kentteki tüketim ekonomisi hesapsız kitapsız bir düzeye yükseldiği için bu kentteki kişi başına düşen araç sayısı, ülke ortalamalarına göre daha fazladır… Bu durumu da en iyi şekilde 2018-2025 döneminde ülkemizdeki ve İzmir’deki araç sayısı ile kişi başına düşen araç sayılarının gelişimini gösteren aşağıdaki mukayeseli tablodan görmek mümkündür…

Yukarıdaki tablodan da görüleceği gibi, 2018 yılında 1 milyon 394 olan motorlu araç sayısı aradan geçen 7 yıl içinde % 47,83, otomobil sayısı % 39,18 oranında, genel olarak her yıl ortalama % 6,84 oranında artarak 2 milyonu geçmiş durumdadır.

Hem de anlı şanlı profesörlerin, şehircilik hocalarının suya yazılar yazarak hazırladığı “İzmir Modeli“, “Vizyon 2050” ve “Vizyon 2074” gibi afilli plan ve programlardaki motorlu taşıt sayılarıyla ilgili öngörüleri çiğneyip geçerek…

Üstüne üstlük kent bütününde yer alan 30 ilçede havayı kirleten araç sayısı böylesine olağanüstü bir artış gösterirken İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin; daha doğrusu belediyenin yetki verdiği İZELMAN‘ın şirketinin, 2024 yılı ADNKS verilerine göre diğer 19 ilçede yaşayıp çalışan1.481.997 kişiyi; yani, İzmir nüfusunun% 32,99’unu sanki İzmirli değillermiş, İzmir Büyükşehir Belediyesi sanki onların ödediği vergilerden pay almıyormuş gibi sadece 11 metropol ilçede görev yapmakta, ilçe belediyeleriyle işbirliği içinde bir çalışma yürütmemekte ve işlettiği otopark sayı ve kapasitesinde bu artışı karşılayacak ciddi bir yatırım yapmadığını dikkate aldığımızda kentteki otopark sorununun içinden çıkılmaz bir kaosa dönüşeceğini söyleyebiliriz.

Aynen yıllardır katı atık toplama ve arıtma konusunda çözüm bulunmayıp tek bir yatırım yapılmayışı nedeniyle bugün hep birlikte yaşadığımız içinden çıkılmaz durum gibi!

İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde faaliyette bulunan 30 ilçe belediyesiyle ilgili otopark hizmeti verilerinin bilinmeyişinin yanında, İzmir Büyükşehir Belediyesi ya da İZELMAN tarafından işletilen otoparklarla ilgili verilerin geçmiş yıllarda yayınlanmayışı nedeniyle 2019 tarihli İzmir Ulaşım Ana Planı 2030 ile İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne ait 28 Kasım 2022 tarihli İzmir Veri Seti rakamlarını; ayrıca, halen İZELMAN‘a ait web sayfasında yer alan rakamları dikkate alarak hazırladığım aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZELMAN, hizmet verdikleri 11 metropol ilçede son yıllarda ciddi bir otopark yatırımı yapmamış, sayıları her geçen gün taşıt araçlarının yarın öbür gün nereye park edeceklerini kendine dert edinmemiştir.

Görüldüğü gibi bir yanda toplam sayısı 2.065.740’a ulaşıp her geçen yıl hızla artan motorlu araç sayısı, diğer yanda da bu araçların ancak 14.797’sine; yani, % 0,72’sine otopark hizmeti sunabilen ve bununla övünüp sudan sebeplerle tarifeleri indirip yükselten bir büyükşehir belediyesi ve onun kangren haline gelmiş otopark hizmeti… Diğer yandan da gerek metropol alan içinde yer alan 11, gerekse bu alan dışında yer alan 19; toplam olarak 30 ilçe belediyesinin otopark hizmeti konusunda kendi başına ya da büyükşehir belediyesi ile birlikte ne yaptığından haberdar olmadığımız, belki de kendilerinin de ilgilenmediği bir bilinmezlik… Karşımıza çıkan bu kötü manzaradan da anlaşılacağı üzere, ismi ister İzmir Büyükşehir olsun, ister İZELMAN olsun 12.012 kilometrekarelik büyük bir alanda hizmet vermekle yükümlü olan bir büyükşehir belediyesi ile 30 ilçe belediyesi bu hizmeti yeterince vermiyor ve gelecekte de vereceğe pek benzemiyor…

Bu durumda tabii ki mevcut otopark kapasitesinin, trafiğe kayıtlı motorlu taşıt aracı kadar olması gerektiğini söyleyip adeta her motorlu taşıt aracına bir otopark yeri ayrılmasını istemiyoruz. Ama kent içi ve dışında bugün itibariyle 2 milyonu aşan taşıt aracı için daha fazla otopark yapılması gerektiğini, otopark yapımı için inşaat sahiplerinden toplanan paraların başka işlere harcanmayıp bu işe harcanması gerektiğini; ayrıca, en iyi çözümlerden birinin kent içindeki trafiği hafifletmek olduğunu bilmekle birlikte -ne hikmetse- her tür otoparkın, özellikle de katlı otoparkların kent içinde yoğunlaştığını görüyoruz.

Devam edecek…

(1) https://www.izgazete.net/luks-araclar-sular-altinda-kaldi-kapali-otoparki-su-basti

UPİ 2030, İzmir Ulaşım Ana Planı, İzmir, 2019.

Yorum bırakın