Dünü, bugünü ve geleceği ile Salepçioğlu Hanı… (2)

Ali Rıza Avcan

İki bölümden oluşan yazı dizimizin ilk bölümünde İzmir‘deki tarihi kent merkezinin temel yapılarından biri olan Salepçioğlu Han‘ın yerine yapılan Salepçioğlu Çarşısı‘nın geçmişini ele almış, bu hanı 19. yüzyılın sonunda iyilik yapmak niyetle bağışlayan Ahmet Ağa‘dan, onun vakıf şartnamesinden söz etmiş ve bugün buranın sahibi olan İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü‘nün, bu çarşıda çalışan işyeri sahipleri ile esnafların durumunu ve geleceğini düşünmeksizin; yani, burayı söz konusu vakıf şartnamesine aykırı olarak “yapım ve onarım karşılığı kiralama” yöntemiyle 30 yıllığına başka birilerine vermek istediğinden bahsetmiştik.

Bugün ise bu işi yani, İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü‘nün bu yapının depreme karşı dayanıksız olduğu gerekçesiyle, “yapım ve onarım karşılığı kiralama” adı verilen; aslında gizli bir “özelleştirme” ya da Osmanlı‘nın çöküşüne yol açan vergi gelirleri tahsilatının mültezimlere verilmesi işine benzer bir şekilde, özel kişi ya da şirketlere bir imtiyaz olarak vermek istemesinden söz edeceğiz…

Ama ondan önce bu oyunun oynanacağı sahneyi; yani, böylesi bir girişimin kolaylıkla icra edileceği İzmir ve Kemeraltı ortamını tarif etmeye çalışalım:

Oyunumuzun başrolündeki aktör, tek adam sistemine geçilmeden önce başbakanlığa, geçildikten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı‘na bağlanan İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve onun bu işlerden pek de anlamayan müdürü. Çoğunluğunu tescilli tarihi eserlerin oluşturduğu vakıf mallarının korunması konusunda görevli, yetkili ve sorumlu olan Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları ile İzmir Müze Müdürlüğü de aynı bakanlığa bağlı vaziyette. Ayrıca bu oyunun “şüphelisi” konumundaki TARKEM‘e UNESCO sorumluluğunu veren de Kültür ve Turizm Bakanlığı‘nın ta kendisi.

Bu başrol oyuncusunun İzmir temsilcisi ise, 2023 Genel Seçimlerinde AKP‘den Uşak milletvekili aday adayı olarak başvurmasına rağmen seçilemeyen 40 yaşındaki eski bir siyasetçi, yeni bir bürokrat: Tahir Emre Can.

Tahir Emre Can, 1984 yılında Uşak‘ta doğmuş, yüksek öğrenimini Uşak Eğitim Fakültesi‘nde tamamladıktan sonra ilkokullarda öğretmenlik yapmış, 2015 Aralık ayında Kredi Yurtlar Kurumu Uşak Erkek Yurdu müdürü, Kredi Yurtlar Kurumu‘nun il müdürlüğünün kurulması ile birlikte Kredi Yurtlar Kurumu Uşak il müdürü, 2021 Aralık ayında da Kütahya Gençlik ve Spor İl müdürü olmuş, 2023 genel seçimlerinde seçilmediği için 2023 Ağustos ayında teselli ödülü olarak İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevine atanmış bir siyasetçi/bürokrat. Hem de hiç bir şekilde vakıflar bilgi, tecrübe ve kültürü; daha doğrusu liyakati olmadığı halde, Vakıflar Genel Müdürlüğü açısından çok önemli olan İzmir‘e bölge müdürü olarak atanmış; daha doğrusu kararnamesi Saray‘da ikamet eden Tayyip Erdoğan tarafından imzalandığı için ayrıcalıklı bir siyasetçi. O nedenle de, büyük rantların gündeme geleceği Salepçioğlu Çarşısı gibi önemli ve büyük ticaret merkezlerine el atarak başarılı olmak ve birilerine yaranmak istiyor olabilir… Bu gayreti ise, İzmir‘e gelir gelmez AKP il başkanı Bilal Saygılı ile MÜSİAD‘ı ziyaret etmesinden anlaşılıyor…

Vakıflar İzmir Bölge Müdürü Tahir Emre Can ve AKP İl Başkanı Bilal Saygılı…

Tahir Emre Can bu gayretinde o kadar ileri gidebiliyor ki , yakın zaman önce paylaştığı sosyal medya (X) mesajlarında;

I- 21 Mart-17 Eylül 2013 tarihleri arasında “Konak Salepçioğlu, Konak Kaptan Mustafa Paşa, Karşıyaka Vakıf İşhanları ile Karabağlar Karaosmanoğlu Apartmanının Deprem Dayanımlarının Belirlenmesi ve Gerektiğinde Güçlendirme Yapılması Projelerinin Hazırlanması” işi, İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu‘nun 19. maddesine göre açık ihale usulü ile ve 225.750.- TL bedelle Küçükcan Mimarlık İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi‘ne verilerek herhangi bir deprem olması ihtimali karşısında önceden araştırma yapılıp rapor düzenlendiği,

II- Depremin olduğu 30 Ekim 2020 tarihinden önce ve sonra hazırlanan bu rapora göre İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından, aralarında Salepçioğlu Çarşısı‘nın da bulunduğu bu binaların deprem dayanıklılıklarını arttırmak amacıyla yeni bir ihale açılmadığı,

III- 30 Ekim 2020 tarihli Sisam Depremi sonrasında İzmir‘deki hasarlı binaları belirleyip duyurmak amacıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen listelerde G7B3G bina kodlu Salepçioğlu İşhanı, “hasarsız” olarak gösterildiği,

IV- Deprem sonrasında, özellikle de 2024 yılını da kapsayan son yıllarda İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından Salepçioğlu Çarşısı için herhangi bir deprem dayanıklılık testi yapılmadığı, daha doğrusu, 2013-2024 döneminde bu çarşıda çalışan işyeri sahipleriyle esnafları ve bu binaya girip çıkan binlerce İzmirlinin hayatını korumak amacıyla herhangi bir önlem alınmadığı halde;

Binanın onarım ve bakım adıyla ihaleye çıkarıp akabinde ihalenin iptal edildiği 2024 yılında Salepçioğlu Çarşı‘nın hasarlı olduğunu iddia edebiliyor, çarşı esnafınca sosyal medyada paylaşılan mesajlar için, bozuk bir Türkçe ile “yalan algı çalışması” diyebiliyor… Oysa kendisi sınıf öğretmenliği konusunda eğitim almış, ilkokul öğrencilerine dilimiz Türkçe’yi doğru kullanmayı öğretecek bir öğretmen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü gibi önemli bir kurumun bölge müdürü, “yalan” sözcüğü ile “algı” sözcüğünün yan yana gelmemesi, olsa olsa “negatif algı” ya da “olumsuz algı” denilmesi gerektiğini bilmesi gereken bir eğitimci!

Neyse ki, çarşı esnafının yaptığı paylaşımlar için devreye henüz Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi girmemiş ve kendisine yardımcı olmaya kalkmamış durumda diye kendimizi teselli etmemiz de mümkün! 🙂

Ancak çiçeği burnunda yeni bölge müdürü Tahir Emre Can‘ın üzerinde, bir önceki bölge müdürü Muzaffer Ataseven döneminden gelen ve halen çözümlenmemiş olan büyük bir yük var ve muhtemelen kendisi bu yükten ya bihaber ya da böylesi bir yükü görmemezlikten gelmeyi tercih ediyor… Bu yük, “devlette devamlılık ilkesi“nin bir sonucu olarak yine Kemeraltı Çarşısı‘nın girişinde, Salepçioğlu Çarşısı‘na takriben 100 metre uzaklıktaki Kaplan Mustafa Paşa İşhanı ile ilgili ihaleler ve halen sonuçlanmamış olan inşaat işi olarak karşımıza çıkıyor…

Kaplan Mustafa Paşa İşhanı’nın eski hali…
Kaplan Mustafa Paşa İşhanı’nın İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce tahayyül edilen hali…

Mülkiyeti, tarihi kayıtlara göre Enderun‘da yetişip Silahtar-ı şehriyâri olan, 1650’de vezirlik unvanıyla 1666’ya kadar sırasıyla Bağdat, Van, Karaman ve Şam beylerbeyliği yapan ve Kaptan-ı Deryalığını yaptığı Osmanlı Donanması‘nın Akdeniz seferi dönüşünde 5 Aralık 1680’de İzmir‘de öldüğü bilinen Osmanlı devlet adamı Kaplan Mustafa Paşa‘nın kurduğu vakfa ait Kemeraltı, Mucibur Rahman sokak ile 853 sokak köşesindeki Kaplan Mustafa Paşa İşhanı‘nın, yine aynı yöntemle; yani, “restorasyon veya onarım karşılığı kiralama” yöntemiyle yeniden yapılması işinde yaşanan rezalet! Özellikle bu arsada ortaya çıkan Antik Dönem kalıntılarının araştırılması sonrasında; yani, 2020 sonrasında yaşanıp halen devam eden, bu nedenle ülkemizle İzmir ve Kemeraltı ekonomisini büyük zararlara uğratıp Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü milyonlarca lira gelirden ederek büyük kamu zararına yol açan bir rezalet!

Bilindiği üzere, Vakıflar Meclisi‘nin 24 Kasım 2014 tarih, 572/450 sayılı kararı ve 28 Mart 2014 tarih, 993 sayılı Başbakanlık oluru ile tapunun Konak ilçesi, Ahmetağa Mahallesi, 214 ada, 1 parselindeki 3.700 m2 yüzölçümündeki arsa üzerindeki Kaplan Mustafa Paşa İşhanı‘nın 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu‘nun 35/a maddesi gereği, kapalı teklif usulü ile yapılacak ihale çerçevesinde yıkılıp yerine “Yapım Karşılığı Kiralama” usulüyle ve 18.196.527,92 TL. muhammen bedelle “iş merkezi, otel, yurt, sağlık tesisi, eğitim fonksiyonları çerçevesinde” bir bina yapılmasına karar verilir ve buna ilişkin ihalenin 28 Mayıs 2015 tarihinde yapılacağı, 4 Mayıs 2015 tarih, 29345 sayılı Resmi Gazete ilanıyla duyurulur.

Belirtilen tarihte ihale yapılıp iş verilmekle birlikte iş hanının yıkılıp zemindeki kazıların başlanması üzerine karşımıza İzmir‘in Roma Dönemi‘ne isabet eden tarihi kalıntıların çıkması üzerine kazı durdurulur ve bu parseldeki kazı işi İzmir Müze Müdürlüğü yapılarak 19. yüzyılda “Sulu mezarlık” olarak anılan bu bölgede ortaya çıkan M.S. 2. yüzyıla ait anıtsal Roma Hamamı ve Gymnasium kompleksinin ortaya çıkar. İşi üstlenen firma ise 2020 yılında sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle işi bırakmak zorunda kalır. Çünkü bu işle ilgili ihale şartnamesinde zeminde buna benzer tarihi bir kalıntı çıkması durumunda ne yapılacağı belirtilmemiş, böylesine tarih dolu bir bölgede karşımıza çıkması kuvvetle muhtemel bir tarihi kalıntı akla bile getirilmemiştir.

İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü‘nün 2022 yılında yaptığı basın açıklamasına göre bunun arkasından Covid19 salgını zamanında yapılan iki ayrı ihaleye giren olmayınca 2021 yılında üçüncü bir ihale açılır.

Bir önceki İzmir Vakıflar Bölge Müdürü Muzaffer Ataseven’in proje takdimi…
Kaplan Mustafa Paşa İşhanı yerine yapılacağı vaat edilip yapılamayan bina çizimleri…

İzmir Müze Müdürlüğü‘nce yapılan kazılar bitince, buradaki tarihi kalıntıların bir zamanlar Şair Eşref Bulvarı No.15 adresindeki İhsan Kayın Plaza inşaatını sırasında ortaya çıkan tarihi kalıntıların üstünün cam bir tabaka ile kapatılıp görünür hale gelmesi gibi bir yöntemle (1), “Restorasyon veya Onarım Karşılığı Kiralama” amaçlı bir ihale açılmasına karar verilerek 3.700 m2 büyüklüğündeki parselin 3.547,11 m2’sinde, arkeolojik kalıntıların üzerine denk gelmeyecek şekilde kısmi yapılaşma koşuluyla yapılacak binanın, Vakıflar Meclisi‘nin 22.10.2021 tarih, 426/406 sayılı kararı doğrultusunda 2 yılı inşaat süresi olmak üzere toplam 35 yıl süreyle kiralanması işinin, 5 Temmuz 2021 tarihinde açık ihale usulüyle ihale edileceği 22 Haziran 2021 tarih, 31519 sayılı Resmi Gazete‘de yayınlanan ilan ile duyurulur. Ancak Resmi Gazete ile duyurulan bu ilanda yazılı olan muhammen/tahmin edilen bedel 14.966.052.- TL. olarak gösterildiği halde; bu işe ait ihale şartnamesindeki bedelin 22.490.310,41 TL. olarak yazılı olduğu da gözlerden kaçmamaktadır.

Sevgili dostumuzu avukat Arif Ali Cangı‘nın, burasının İzmir‘in “İzmir Tarihi Liman Kenti” adıyla UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi‘ne girmesi nedeniyle bir liman yapısı olarak Arkeoparka dönüştürülmesi önerisinin dikkate alınmadığı bu süreçte, kazı alanına asılan tabeladan öğrendiğimize göre; ihale sonucunda bu işin 22.124.106,41 TL. bedelle Ayşa Turizm Gıda ve İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi‘ne verildiğini, sözleşmenin 17 Ekim 2024 tarihinde imzalandığını, yer tesliminin 27 Ekim 2022 tarihinde yapıldığını, iş bitim tarihinin ise 17 Ekim 2024 olduğunu, proje yöneticisi olarak da inşaat mühendisi Göksel Günel‘in görevlendirildiğini öğreniyoruz. (2)

15 Şubat 2023 tarihinde inşaat mahallinde çektiğimiz inşaat tabelası.

İşi üstlenen Ayşa Turizm Gıda ve İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi‘nin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi (TTSG)‘nde yayınlanan mevcut 6 adet ilamına (25.11.2013/8450, sh.370-371, 25.12.2017/9480, sh.411, 25.02.2019/9774, sh.160, 13.03.2019/9786, sh.1398, 15.03.2019/9788, sh.640, 19.03.2021/10291, Sh.944) baktığımızda ise;

Söz konusu şirketin 18.11.2013 tarihinde Ayşe Araç tarafından otel, lokanta ve eğlence yerleri, turizm ve seyahat acentalığı, uluslararası ve şehirlerarası yolcu taşımacılığı, gıda, emlak müşavirliği ve inşaat işleri yapmak üzere 1.250.000.-TL. sermaye ile İstanbul‘da kurulduğunu, şirket yönetiminin başlangıçta Ayşe Araç‘a ait olduğunu, şirketin 18.2.2019 tarihinde İzmir ve İstanbul/Kartal’da şube açtığını, Ayşe Araç‘ın 7 Mart 2019 tarihinde tüm hisselerini Metin Araç‘a devrettiğini, 11 Mart 2019 tarihinde merkez ve İstanbul/Kartal şube yetkisinin Ayşe Amaç‘tan Metin Amaç‘a geçtiğini, 12 Mart 2021 tarihinde ise şirket ana sözleşmesinin “Amaç ve Konu” başlıklı 3. maddesinde değişiklik ve eklemeler yapıldığını görürüz.

Görüldüğü gibi, hem Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, hem de söz konusu şirkete ait İnternet sayfaları düzeyinde yaptığımız araştırmalar sonucunda, Ayşa Turizm Gıda ve İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi, “Ayşa Tur” adıyla asıl olarak turizm sektöründe uluslararası ve ulusal alanda turizm acentalığı faaliyetleri yürüten ve merkezi İstanbul‘da bulunan bir turizm şirketidir. Gerek ticaret sicili kayıtlarında, gerekse İnternet kaynaklarında (https://aysatur.com/, https://aysaturizm.com.tr/) şimdiye kadar yaptığı ya da yaptırdığı bir büyük inşaat işi bulunmamakta olup; o nedenle de, bu düzeydeki bir inşaatı yapıp bitirme anlamında yeterli olmadığı görülmektedir.

Ancak Kemeraltı‘nın girişindeki koskocaman bir vakıf işhanı inşaatı, 22.124.106,41 TL bedel, 17 Ekim 2022 tarihli sözleşme ve işin 17 Ekim 2024 tarihinde bitmesi koşuluyla sermayesi 1.250.000.-TL. olan bu şirkete verilmiş ve işin bitim tarihinden bu yana tamı tamamına 24 gün geçmesine rağmen, inşaat mahallindeki bir iki baraka dışında tek bir çivi çakılmamış, 2021 yılından bu yana “vakfet, yaşat, yaşa!” diyen Vakıflar Genel Müdürlüğü adına, vakıf malları ile kamu yararı aleyhine başarısız bir iş yapılmıştır.

O nedenle, göreve geldiği 2023 Ağustos ayından bu yana Kaplan Mustafa Paşa İşhanı inşaatı ile ilgili olarak kılını kıpırdatmayan İzmir Vakıflar Bölge Müdürü Tahir Emre Can, Salepçioğlu Çarşısı ihalesinden önce 2021 yılından bu yana ortada duran bu enkazın hesabını vererek “kamu hizmetinin sürekliliği ilkesi” uyarınca eski bölge müdüründen devraldığı bu enkazı niye ayağa kaldırmadığını, her geçen gün artan kamu zararını azaltmak için neler yaptığını, 2016 yılından bu yana tahsil edilemeyen gelirleri nasıl telafi edeceğini izah etmelidir… Buradan anlaşılan o ki, İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü yöneticileri, şu sıralar arkalarına aldıkları Saray‘ın gücüyle Vakıflar Genel Müdürlüğü İnternet sayfasında yazılı olan “Vakfet, yaşat, yaşa!” sloganının sadece “yaşat, yaşa!” bölümünü tercih edip, hayır niyetine vakfedilen gayrimenkuller sayesinde sadece kendi cenahındakilerle kendilerini yaşatıp yaşamak hevesine düşmüşlerdir…

Salepçioğlu Çarşısı esnafları…

Gelelim bu tür sorun ve kamu zararlarına yol açan “yapım veya onarım karşılığı kiralama” ya da “restorasyon veya onarım karşılığı kiralama” yönteminin kötü kullanıma ne ölçüde açık olduğu hususuna…

Vakıflar Genel Müdürlüğü, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu‘nun 20. maddesi ile 10 Eylül 2008 tarih, 26993 sayılı Resmi Gazete‘de yayınlanan “Vakıf Kültür Varlıklarının Restorasyon veya Onarım Karşılığı Kiraya Verilmesi İşlemlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” uyarınca 2002 yılından bu yana elindeki vakıf mallarını kendi bütçesinden herhangi bir harcama yapmadan, restorasyon, onarım ya da yapım karşılığı 20, 30, 35 gibi; hatta maksimum 49 yıla kadar uzanan sürelerle, bu süreyi kapsayan dönemdeki kiraları yıllar itibariyle tahsil etmek üzere kiralayana verip kendi bütçesinden para harcamaktan kaçınıyor.

Aynı genel müdürlüğün verdiği bilgilere göre, 1 Ocak 2002-31 Aralık 2021 tarihleri arasında bu şekilde toplam 110 ticaret, 54 turizm, 118 sosyal-kültürel, 2 sağlık, 7 idari, 8 eğitim ve 6 diğer yapıyı, 1 ibadethaneyi, 83 daire ya da villayı, koruma kurulunca fonksiyon verilecek 3 yapıyı uzun süreli kiralama karşılığında onarım, yapım ya da restorasyon karşılığı şahıs ya da kurumlara verdiği anlaşılıyor. Bu verilerin arasında yer alan ibadethanenin hangi ibadethane olduğunu ve kime, kaç para karşılığında kiralandığını merak etmekle birlikte; bu veriler arasında yer alan bilgilere göre İstanbul‘da 2005 yılından bu yana sadece dokuz yarışta kullanılan o ünlü Formula-1 Yarış Pisti’nin bile bu şekilde TOBB ve İstanbul Ticaret Odası ortaklığında yönetim kurulu başkanlığını İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç‘in yaptığı Formula İstanbul Yatırım Anonim Şirketi (FİYAŞ)‘ne kiralandığını, tesisin işletme haklarının bu şirket tarafından 2007 yılında Formula-1‘in eski başkanı ve CEO‘su İngiliz işadamı Bernie Eccestone‘a, 2012 yılında Intercity şirketine, 2004 yılında da 30 yıllığına Can Holding’e kiralandığını; böylelikle iyilik niyetine bağışlanmış bir gayrimenkulün nasıl uluslararası otomotiv tekelleriyle holdinglerin emrine tahsis edildiğini söyleyebilirim.

Resmi Gazete‘nin 2024 yılı nüshalarıyla http://www.ihaleciler.com adresindeki kayıtlara göre de İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü 2024 yılı içinde Çeşme, Bergama, Buca ve Konak ilçelerinde toplam 8 adet restorasyon, yapım ve onarım ihalesi açmış ve bunlardan Salepçioğlu Çarşısı için yapılacak ihaleyi iptal etmiş, Çeşme ve Bergama‘daki 4 ihaleyi talep çıkmadığı için pazarlık usulüyle kiralamaya dönüştürmüş durumda.

Osmanoğulları Hanedanı‘nın çöküşünün en önemli nedenlerinden biri olan devlete ait vergilerin toplanması işinin mültezim adı verilen kişilere bir imtiyaz olarak verilmesinde olduğu gibi, “ecdād yadigarı” vakıf mallarının, cepten para harcamadan yine aynı şekilde 49 yıla kadar uzanan uzun sürelerle, vakıf mallarının kirasını toplama karşılığında, çoğu ehliyetsiz ve liyakatsiz şirketlere bir imtiyaz olarak verilmesi… Bir çöküşün, bir yok oluşun, bir iflasın manzarası aslında… Vakfedenin niyeti, arzusu, iyilik yapma amacı dikkate alınmayacak bir şekilde… Vakıf mallarının gizli bir şekilde özelleştirilmesi anlamında… Özellikle de tescilli kültürel miras olarak kabul edilen vakıf mallarının kötü restorasyonlar sonucunda bozulup yok edilmesi karşılığında…

Bunu da en iyi şekilde vakıf kültürü almamış olup bu makama kendisinde hiçbir meziyet aranmaksızın siyasi nedenlerle getirilen, o nedenle de en kısa sürede onun diyetini ödeme telaşı içinde olan Tahir Emre Can gibiler yapabilir, yapabiliyor ve yapıyor…

Salepçioğlu Çarşısı‘ndaki işyeri sahipleriyle esnafın örgütlü mücadelesi, görülen o ki İzmir Vakıflar Bölge Müdürü Tahir Emre Can‘ın bu kez de, binanın 1973’de yapılması nedeniyle depreme dayanaksız olduğu gerekçesiyle ortaya çıkıp binanın depreme karşı güçlendirileceği iddiasıyla işyeri sahiplerine yazılar gönderip 2024 yılı sonu itibariyle işyerlerini boşaltmalarını istemesine neden olmuş gözüküyor. Elimdeki 4 Kasım 2024 tarihli bir yazı ile binanın ekonomik ömrünün tamamlandığı, deprem performans analizi hesap raporuna göre olası bir depremde can güvenliği performans düzeyini sağlamadığı iddia ediliyor.

Ancak biz biliyoruz ki, ellerindeki deprem performans analizi hesap raporu, yazımızın ilk bölümünde de belirttiğimiz gibi 21 Mart-17 Eylül 2013 tarihleri arasında Gaziantep merkezli Küçükcan Mimarlık İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi tarafından düzenlenmiş eski bir rapor… Üzerinden tamı tamamına 11 yıl geçmiş, üstelik bu arada Sisam Adası açıklarındaki 6,6 büyüklüğündeki 30 Ekim 2020 tarihli deprem İzmir‘de büyük hasarlara neden olmakla birlikte Salepçioğlu Çarşısı‘nda herhangi bir hasara rastlanmamış ve bu durum İzmir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü‘nün deprem sonrası hazırladığı listelerde açık bir şekilde belirtilmiş… Ayrıca 16 Mayıs 2016 tarih, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun‘un 3. maddesine göre riskli yapıların tespiti, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı‘nca hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı‘na bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı‘nca lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılması gerekiyor. 11 Kasım 2024 tarihi itibariyle bakanlığın ve söz konusu başkanlığın İnternetteki web sayfasına baktığımızda ise, riskli yapıları tespit edecek kurum ve kuruluşlar arasında, Gaziantep Ticaret Siciline 14860 sicil numarasıyla kayıtlı Küçükcan Mimarlık İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi‘nin böyle bir yetkiye sahip olmadığını; o nedenle de, İzmir Vakıflar Genel Müdürü Tahir Emre Can‘ın elindeki 2013 tarihli o eskimiş raporun artık “yok hükmünde” olduğunu anlıyoruz. (3)

O nedenle, Salepçioğlu Çarşısı‘nda faaliyet gösterip tahliye yazısı almış olan tüm işyeri sahipleriyle esnafların tahliye amaçlı bu yazılar nedeniyle bir an önce dava açarak, bu yazılar öncesinde İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yetki sahibi kurum ve kuruluşlara hazırlattırılan yeni raporu -şayet varsa- talep etmeleri; eğer böylesi bir rapor yoksa ve yetkili kurum ve kuruluşların hazırladığı herhangi bir rapora dayanılmaksızın böylesine bir tahliye talebinde bulunulmuşsa, bu kumpas durumunun hazırlanacak dava dilekçelerinde kötü niyetin somut bir örneği olarak gösterilmesi uygun olacaktır…

Salepçioğlu Çarşısı‘ndaki işyeri sahipleriyle esnafların örgütlü mücadelesinin başarıya ulaşması dileğiyle…

Tabii ki bu arada üyeleri esnaf olan hangi meslek odası ve derneklerin esnaftan yana, “esnaf dostu” olup olmadığının fark edilip tarihe not düşülmesi ve hesabının sorulması dileğiyle…

………………………………………………………………………………….

(1) Şair Eşref Bulvarı No.15 adresindeki İhsan Kayın Plaza’nın zemin katındaki kalıntılar, bugün o dükkanın Gürmar Market ve Şok Market tarafından kullanılıyor olması nedeniyle, ne yazık ki ziyaret edilememekte ve dükkana girilse bile zemindeki kalıntılar görülememektedir.

(2) “Tarihi hamam ve imparatorluk salonu için tarihi karar!”, Sonkale Gazetesi, 1 Kasım 2022, (Erişim Tarihi: 06.11.2024) https://www.sonkale.com/haber/Tarihi-hamam-ve-imparatorluk-salonu-icin-flas-karar-/122669

(3) https://altyapi.csb.gov.tr/riskli-yapi-tespiti-ile-ilgili-kuruluslar/arama

Dünü, bugünü ve geleceği ile Salepçioğlu Hanı… (2)’ için 2 yanıt

  1. Suyun başına geçenler,Liyakatsiz ve de ,makam ,rant için ,Ülkeye verdikleri zararın ,ihanetin bedeli yalarına kalıyor. Bu konuda ,geçtiğimiz hafta ,Ulusal Kanal bu konuya eğildi.Kemeraltı esnafının mağduriyeti ,Tarkem .Enine boyuna konuşuldu.

    Beğen

Yorum bırakın