Ali Rıza Avcan
2013 yılından bu yana devam eden bir çalışmanın, daha doğrusu mücadelenin yer yer ve zaman zaman tanığı olarak bugün size, Konak ilçesi, eski adıyla Natırzâde, yeni adıyla Tan mahallesi, yine eski adıyla Müftüzâde, yeni adıyla bize geçmişe dair hiçbir şeyi anımsatmayan 838 sokak, No.23’deki büyük tarihi binanın, diğer bir anlatımla muhteşem bir konağın öyküsünü anlatmaya çalışacağım…

Tapu kaydının 18 pafta, 119 ada, 4 parselindeki 549 m²’lik arsa üzerine 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başlarında inşa edilen “Korunması Gerekli Kültür Varlığı” olarak tescilli bu tarihi konaktan haberdar olduğumda, buranın Cumhuriyet‘in ilk yıllarında Tapu Kadastro Müdürlüğü ve Askerlik Şubesi, 1950-1969 yılları arasında Kestelli Kız Okulu olarak kullanıldığını, bu tarihten sonra trikotaj atölyesi olarak kiralandığını, yapının 1932 yılında Yemişçizade Hacı Mustafa Efendi oğlu Mehmet Nuri Bey ve Mustafa oğlu İsmail Hakkı’ya, daha sonra da Mehmet Nuri kızı Şerife Vecihe Alanyalı‘ya ait olduğunu, 1979 yılında Sadi Şenocak tarafından Fethullah Gülen tarikatı ile bağlantılı S.S. Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi tarafından satın alındığını, kooperatifin adının daha sonra S.S. Akevler Hizmet ve Dayanışma Kooperatifi olarak değiştirildiğini ve 1994 yılında S.S. Akbilim Konut Yapı Kooperatifi’ne satıldığını, söz konusu gruba ait Milli Gazete ofisinin burada bulunduğunu, buranın bu süre içinde çeşitli eğitim etkinliklerinin yapıldığı bir merkez ve öğrenci yurdu olarak kullanıldığını, 2013 yılında da 5 Milyon lira karşılığında Konak Belediyesi tarafından satın alındığını öğrenmiştim.

Her tarihi binanın geçmişinde kendine özgü bir öyküsü olduğunu bildiğim ve bu binanın da o öykü üzerinden tanınmasını arzuladığım için, konağın Alanyalılar Konağı olarak anıldığı dönemde “Alanyalı” soyadını taşıyan tüm tanıdıklarımı, başta sevgili yürüyüş arkadaşım “demiryolcu” Neslihan Alanyalı‘yı arayarak binanın geçmişini öğrenmeye çalışmış; ancak, bu binanın Alanyalı ailesinin geçmişinde hiçbir iz bırakmamış olması ya da -kuvvetle muhtemel- benim, değişik gruplardan oluşan geniş Alanyalı ailesinin bu konak ile ilişkisi olan bireylerine ulaşamamam nedeniyle tüm çalışmalarım sonuçsuz kalmıştı.

Artık bundan böyle Yemişçizâde Konağı olarak anılmaya başlayan bu tarihi yapı uzun bir süre restore edilmekle birlikte satın alındığı tarihten itibaren hangi amaçla kullanılacağı düşünülmediği için devamlı olarak “şimdi ben bunu ne yapacağım?” sorusunun muhatabı olmuş, o nedenle yapının sahibi Konak Belediyesi, uzun arayışlar sonucunda “burada Kurtuluş Savaşı Müzesi kuracağız” demeye başlamıştı. (1) İşte o nedenle, o dönemde ben de 24 Mart 2017 tarihli “Satın aldık ama sonrası” başlıklı yazıyla fikirlerimi dile getirmeye çalışmıştım. (2)
Nihayetinde çoğu İzmirli için, özellikle de yaş almış İzmirli için onca trafik karmaşası içindeki zorlu Kestelli Yokuşu‘nu tırmandıktan sonra sapa bir yerde bizi bekleyen bu konak, 2020 yılı Ekim ayında Konak ve İzmir Büyükşehir belediyeleri arasında imzalanan protokol uyarınca, Konak Belediyesi mülkiyetindeki Güney Mahallesi 8055 ada, 1 nolu taşınmaz üzerindeki zemin üstü müştemilat, Göztepe Mahallesi 946 ada 3 nolu taşınmaz ve üzerindeki katlı otopark binası, Natırzâde mahallesi 119 ada 4 nolu taşınmaz (Alanyalı Konak) ve Fettah mahallesi, 374 ada 29 ve 33 nolu taşınmazların İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne devrine karşılık Konak Belediyesi mülkiyetindeki İsmet Kaptan mahallesi 1041 ada 18 nolu taşınmaz üzerine inşa edilecek olan Konak Belediyesi Hizmet Binası yapım bedelinin, İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nce karşılanması karşılığında İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne devredilmiş ve böylelikle Alanyalı ya dayeni adıyla Yemişçizâde Konağı‘nın mülkiyeti İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne geçmişti. (3)
İzmir Büyükşehir Belediyesi ise, 2020-2021 döneminde bu tarihi yapı ile ilgili hiçbir şey yapmamakla birlikte, 9 Eylül 1922’nin 100. yılının yaklaştığı günlerde, bahçesindeki güneş panelleri ve su dönüşüm araçlarıyla çevreye duyarlı hale getirilen bu binayı Kurtuluş Savaşı 100. Yıl Anı Evi olarak düzenlemeye karar vermiş ve bir “deneyim merkezi” olarak tasarlanan binayı, “100. Yıl Anı Evi Komitesi Başkanı Ulvi Puğ‘un gözetiminde ve İzmir Büyükşehir Belediyesi (APİKAM) Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi Şube Müdürlüğü‘ne bağlı bir birim olarak kısa bir sürede hazırlayarak 19 Eylül 2022 tarihinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Tunç Soyer‘in “Hafıza çok önemli. Öylesine bir hız çağında yaşıyoruz ki, sanki hayat bizle başlayıp biten bir şey gibi yaşanıyor. Değil. Arkamızda çok sağlam kökler var. Eğer köklerinizi kaybederseniz, sürdürülebilir bir gelecek inşa edemezsiniz. Yaşayacağınız gelecek köklerden beslenmezse çökmeye mahkûmdur. Ne zaman ki o kökleri fark edersiniz, hatırlarsınız, sahip çıkarsınız, işte o zaman geleceğiniz aydınlanır. Bizim yapmaya çalıştığımız şey bu. Bizden sonraki kuşakların aydınlık içinde yaşamasını sağlamak. Bu topraklar herkesi doyurmaya yetecek kadar bereketli ama ne yazık ki herkesi doyurmuyor. Yoksulluk, yoksunluk diz boyu… Hiçbirimiz bunu hak etmiyoruz. Göreceksiniz, el ele, güler yüzle, mutluluk içinde yaşayacağımız bir geleceği inşa etmemize çok az kaldı” sözleriyle açmıştır. (4)
Diğer yandan bu anı evinin tasarlanması aşamasında ODTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşen Savaş, ODTÜ Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Seçil Karal Akgün, Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi ve VEKAM Direktörü Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu, yazar ve küratör İzzettin Çalışlar, DEÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü E. Kurucu Müdürü Prof. Dr. Ergün Aybars, Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma Merkezi E. Müdürü Dr. Eren Akçiçek ile sanat yöneticisi ve danışmanı Ahter Bademli Kıral‘ın da aralarında bulunduğu çok sayıda uzmanın katıldığı arama konferansları ile dijital ortamda ya da yüz yüze gerçekleştirilen görüşme, toplantı ve eğitimler yapıldığını bildiğim için, bu toplantılara katılıp verdikleri katkılarla bu anı evinin oluşumunda emeği geçen akademisyenlerle İzmir Büyükşehir Belediyesi görevlilerine teşekkür etmeyi, bir borç biliyorum.
Tabii ki İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin bundan böyle yapacağı her kültür ve sanat etkinliğinde, özellikle de kurumsal sergilerde bu tür işin uzmanı olan kişilerden oluşan danışma kurullarının oluşturulması ve her bir etkinliğin bu danışma kurullarının rehberliğinde gerçekleşmesini dilemek istiyorum…
19 Eylül 2022, Pazartesi gününün akşam saatlerinde gerçekleştirilen açılış töreninde görevli olanların elinde görerek alıp sakladığım ve söz konusu anı evini her ziyaretimde kullanıp yararlandığım aşağıdaki bilgi notunu, şimdi sizlerle paylaşarak yapılan güzel işleri anımsamak adına tarihe not düşmek isterim:



Evet, biraz önce söylediğim gibi bu tarihi yapının Kurtuluş Savaşı 100. Yıl Anı Evi olarak düzenlenmesi;
“Kurtuluş’un ve Kuruluş’un kenti” olarak kabul edilen İzmir‘de, 9 Eylül 1922’den başlayan 102 yıllık sürede Kurtuluş Savaşı ile ilgili herhangi bir bir müze ya da hafıza mekânının açılmamış olması; ayrıca, bu binanın bir zamanlar gerici bir tarikatın merkezi olarak kullanılmış olması nedeniyle bir başlangıç olarak “olumlu“, “yerinde” ve “iyi” bir girişim olmakla birlikte; çağdaş müzecilik anlayışı ve işletmeciliği açısından talihsiz bir girişim olarak da görülebilir. Çünkü söz konusu yapının mimari özellikleri çağdaş müzecilik anlayışının tam anlamıyla uygulanmasına imkan vermediği gibi, kendisini ziyarete gelmek isteyen ziyaretçileri zorlayıp yoran dik bir yokuşun başında olması nedeniyle zayıf koleksiyonu ve yalnızlığı ile baş başa kalmıştır. Ayrıca, hazırlık aşamasında sevgili dostum Orhan Beşikçi‘nin elindeki değerli malzemeleri bağışlayarak katkıda bulunduğu bu anı evinin koleksiyonunu oluşturma konusunda sadece “emaneten alma” ya da “bağış” yöntemlerinden yararlanılması ve hazırlık işlemlerinin kısa bir süre içinde gerçekleştirilmesi de bu girişimin talihsizliğini arttırmakta etkili olmuştur.
Öte yandan, Tunç Soyer ve Cemil Tugay dönemlerinde bu anı evinden sorumlu yöneticiler buranın gelişip güçlenmesi ve daha iyi hale gelmesi için kıllarını bile kıpırdatmamışlardır. Örneğin böylesi bir anı evinin olmazsa olmazı olan PR çalışmaları yapılmamış, baskılı ya da dijital kataloglar hazırlanmamış, Kurtuluş Savaşı‘nın geçtiği Salihli, Akhisar, Turgutlu ve Manisa gibi Ege Bölgesi yerleşimlerinin kent müzelerindeki sergileri getirmek akıllara gelmemiş, anı evindeki zayıf koleksiyonu bağış, trampa ya da satın alma yöntemleriyle zenginleştirmek gibi gayretlerden uzak durulmuş; anı evi aradan koskocaman 2 yıl geçmiş olmasına karşın adeta açıldığı tarihteki haliyle ziyaretçi ağırlayan bir duruma gelmiştir. Bu duruma, giriş katındaki bazı sergileme alanlarının çalışma ofisine dönüştürülmüş olmasını ya da anı evine ait dijital ekipmanın halen devam etmekte olan Yanık Yurt Sergisi’nde kullanılmak üzere alınmış olmasını da ekleyebiliriz…

Ancak bu arada, bu anı evinin hemen yanında onu destekleyip ona güç veren ikinci bir kültür ve anı evi, Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi açılarak Kurtuluş Savaşı Anı Evi‘nin yalnızlığını gideren, ona yoldaş olup çok daha anlamlı bir yola çıkmıştır…
28 Ekim 2023 tarihinde Kurtuluş Savaşı 100. Yıl Anı Evi‘nin hemen yanında Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği tarafından düzenlenen Köy Enstitüleri Anı ve Kültür Evi aslında bir ülkenin Kurtuluş ile Kuruluşu‘nu en iyi şekilde somutlayan bir beraberliği sergiliyor ve böylelikle Cumhuriyet‘in 100. yılında açılan bir anı ve kültür evi, 9 Eylül 1922’in 100. yılında açılan başka bir anı evine el uzatıp destek veriyordu. Böylesine bir beraberliğin başka bir yer ve zamanda sağlanması her zaman böylesine mümkün olmazdı… Bu beraberlik, bu yan yana olma hali, Kurtuluş ile Kuruluş‘un birbirini izleyen beraberliğini sergileme açısından büyük bir fırsatı önümüze koyuyordu…
Kurtuluş Savaşı Anı Evi’nde kafe ve sergi salonu açmak!!!
Ancak geçtiğimiz günlerde, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin 9 Eylül 2024 tarihinde; yani 9 Eylül 1922’inin; yani, İzmir’in Kurtuluşunun 102. yılında aldığı 838 sayılı “talihsiz” bir kararla karşı karşıya kaldık! Adeta 9 Eylül 1922’ye kafa tutan, onu dikkate almayan bir anlayışla!

Bu talihsiz karardan haberdar olduktan sonra yaptığım araştırmalar sırasında, Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu‘nun, 2022 yılı öncesinde kendilerine ait olmakla birlikte hiçbir şey yapamadıkları bu yapıyı ziyaret edip beğendikten sonra, onun talebi üzerine bu kararın alındığını ve bu 25 yıllık kiralama kararı sonrasında burada Konak Belediyesi‘nce bir kafe ve sergi salonunun açılacağını öğrendim. Bunun üzerine hem İzmir Büyükşehir Belediyesi (APİKAM) Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi, hem de Konak Belediyesi düzleminde bu anı evinin bundan böyle nasıl kullanılacağı konusunda sorular sormama rağmen hiçbir kurum ya da şahıstan net bir yanıt alamadım ve İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin bu anı evini boşaltmaya hazırlandığını anladım.
Şayet şu ana kadar duyduklarımız doğru ise ve burası Konak Belediyesi tarafından bir anı evi olmaktan çıkarılıp kafe ve sergi salonuna dönüştürülecekse, bu girişim bence bu kentin Kurtuluş, Kuruluş ve Cumhuriyet hafızasına yapılacak en büyük ihanet olacaktır… Hem de Cumhuriyet‘e, onun hafıza ve değerlerine önem verdiği iddiasında olan bir siyasi parti ve onun belediyesi ve başkanı tarafından…
Hele ki Basmane‘deki Nebahat Tabak Semt Merkezi ile Agora‘daki “Tünelli Ev” gibi restore edilerek kullanıma hazır hale getirilmiş olmasına rağmen kullanmayıp boş bırakan bir belediye tarafından…
Bence, bu anı evini, açıldığı zaman yere göğe koyamayıp şimdilerde esen rüzgara göre dedikoduya dönüşen söylentilerle kötülemeye çalışanlara da düşen bir görev var:
Şimdi suyun başında, iktidarda olduklarına göre yapmaları gereken tek doğru iş, iddia edilen yanlışlık, eksiklik ya da yolsuzlukların üzerine giderek yanlışları bulmak, doğruyu göstermek olacaktır… Bunun doğrusu, laf arasında “ama orada çok para harcanmış, çok yolsuzluk yapılmış” diyerek kötülüğün değirmenine su taşımak değil, şayet varsa bunu ortaya çıkarıp göstermek ve gerekeni yapmaktır.. Aksi takdirde, gün gelip kendileri de “sabık yönetici” durumuna düştüklerinde, onların da başlarına aynı işler gelebilir, aynı durumlara muhatap olabilirler… Aynen geçtiğimiz hizmet dönemlerinde çok fazla yolsuzluğun yapıldığı İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi Başkanlığı ile İZBETON, İZTARIM, İZELMAN ve İZDOĞA gibi şirketlerde sırasını bekleyen inceleme ve soruşturmalar gibi…
Evet, geçtiğimiz dönemde yanlış yer seçimi, sergileme yöntemlerinin anlaşılamaması ve yetersiz tanıtım çalışması gibi nedenlerle yanlış ya da yetersiz bulduğumuz, o yüzden de gelişip güçlenemeyen Kurtuluş Savaşı 100.Yıl Anı Evi konusundaki tek doğru şey, böylesi bir düşüncenin varlığı; yani, bu kentte, Kurtuluş’un ve Kurtuluş’un kenti İzmir’de Kurtuluş Savaşı ile ilgili bir müzenin bugüne kadar açılmamış olması gerçeğidir. Ne yazık ki, bu gerçeğin gereği bugüne kadar bu kente yaraşacak şekilde yerine getirilmemiş olmakla birlikte; bundan sonraki süreçte ve geç de olsa, daha uygun ve çağdaş bir mekânda bu sorunu çözmek, İzmir‘e ve Ege Bölgesi‘ne yaraşır sivil bir Kurtuluş Savaşı Müzesi‘ni kurmaktır. Tabii ki daha iyisini, daha güzelini yapmadan önce mevcut Kurtuluş Savaşı 100. Yıl Anı Evi‘ni yok etmeden, onu daha uygun başka bir yere taşıyıp geliştirmeden önce onun yerine herhangi bir kafe ya da sergi salonu yapma gibi yanlış yollara sapmadan!
Kurtuluş Savaşı Anı Evi‘nin, Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulduğu söylenen İzmir İnkılâp Müzesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Ahmet Piriştina tarafından 1950 yılında dağıtıldığı söylenen İzmir Belediye Müzesi‘nin o makûs talihini yeniden yaşamaması dileği ile… (5)
Bu ülkede, bu kentte sözünü ettiğim bu değerlere önem veren tüm kurum, kuruluş, grup ve yurttaşların desteği ve katkısı çerçevesinde Kurtuluş Savaşı Anı Evi‘nin geliştirilerek yaşatılması ve müzeye dönüştürülmesi dileği ile…
…………………………………………………………………………………………………………..
(1) www.konak.bel.tr/sayfa/projesi-ve-yapimi-tamamlanan-isler/yemiscizade-alanyali-konagi-restorasyonu
(2) (1) https://kentstratejileri.com/2017/03/24/satin-aldik-ama-sonrasi/
(3) https://www.konak.bel.tr/haber/baturdan-soyere-hizmet-binasi-tesekkuru-2783
(4) https://www.izmir.art/tr/soyer-ani-evi-baska-bir-gelecek-hedefinin-parcasi
(5) Arı, K., İzmir’in Kurtuluşu ve Yüzbaşı Şerafettin, Üçüncü Kılıç, Zeus Kitabevi, 2. Baskı, Ekim, 2008, Kitabın Resimler ve Belgeler bölümünde yer alan İzmir Büyükşehir Belediyesi Harita Şube Müdürlüğü’nün Dr. Celalettin Algan’a hitaben yazıp Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina tarafından imzalanan 01.02.2000 tarih, 127.35/33.986-1722 sayılı yazısı.
