TERZİ NEFES nasipsiz bir terziyim, hatıram tenha kim üşüse kuşkusu sırtımdaki gömlekten ırmaklar akar gibi uzayıp her makasa kesildi kumaşım, yolculuk keten ustamı ben seçmedim, sınavım yakın elim dönse dilim dönmez, boş bırakın başım döndü bu gömleğin rengini ayrılıktan bağışlayıp ipeğe kavuşturmaya bu kaçıncı gömlek rüzgârı tamam külleri ekim'dir, saçları nisan diliyle yaralıyor geleceğin hatırasını sessizliği, onarırdım çırağı dursam sanki yoksulluğa ödünç vermişim aşkı gömlek, tenler dolaşır: 'giyilmeye hazırım' rüzgârsız bir terziyim, nasibim tenha çıplak, canlar dolaşır: 'yenilmeye hazırım'VEDALAR GAZELİ veda şehri kimindir, geldi bizi yurt tuttu evvel asûde göründü sonra şımarık durdu ruh semtine kayıtsız çok talip çıktı aşka merhametle çağrılan acıyarak unuttu ıssızdık söylenmedik, suç iken işlenmedik kimse küsmek bilmedi, şehre kelime doldu peri bulduk gönlümüze kanatlandık bir fasıl ne periymiş kalbimizde kırılacak taş buldu gölge imiş yoldan çıkmış gövdenin gurbetinde ötekine benzemeye çok anahtar uydurdu 'bense fakir derviş' gibi bilindik yoksulluğa ten hırkadan uçtuysa bu şiir bir yokluktu kimse gelmedi yokluğa, elimizde şu gazel bu kadar çok mu kaldık, bizde kimler kayboldu eksiği bende yitiren masum veda buyurdu
ŞİKÂYETLER GAZELİ yaşadığımız hayattan alacağı varsa yaşanmayanın ne anlamı kalır yalnızca yaşadığımızı hatırlamanın kimse taşınacak kadar uzak değilse birbirine dur, yine senden yakınını bulamazsın kendine şiirden daha siyah bir şey olmalı kelimelerde yoksa küfür kafiyeli söylenecek şehirde sesini gölgeden çek, kül gibi yoksul kalsan da güneşin altında mırıldanacak şeyler bulunur hâlâ bakmanın sonu yok gözlerin nereye yetişebilir dünyada yalnızca körlerin gözleri temiz kalabilir yeni doğanın kulağına fısıldayacak neyimiz var vakitsiz gidenin ardından dökecek neyimiz var hepimizin yerine balkondan düşeni hatırla şiir bazen öyle de çarpabilir hayata ne gam gazel olmuş olmamış, şikayet sayılsın da!
İDİLLER GAZELİ gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak sen bir şehir olmalısın ya da nar belki Granada, belki eylül, belki kırmızı gövden ruhunun yaz gecesi mi ne çok idil, çok deniz, çok rüzgâr çocukluğun tutmuş da yine âşık olmuşsun sanki bana, sanki ah, sanki olur a aşk bile dolduramaz bazı âşıkların yerini diye övgü, diye sana, diye haziran heves uykudaysa ruh çıplak gezer gazel bundan, keder bundan, sır bundan gözlerin şehirden yeni ayrılmış gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan hadi git yeni şehirler yık kalbimize bir aşktan
İYİLİKLER GAZELİ aşkın yerini iyilik aldığı zaman inanırım beni sahiden sevdiğine yağmurun yerini kuşlar doldurduğu zaman az kuşlar onlar iyi kuşlar kanatlarından büyük merhametleri var şiirin yerini sakinlik aldığı zaman ayrı ayrı daha mı yakışıyoruz birbirimize siyah-beyaz resimlerde ahşap avuntu sözlerin sokaklar gibi kavuştuğu zaman soğuk devlet, soğuk gece, arkadaşlarım nerde ah, ölüme mi indiler henüz hayata çıkmadan Ömer'in adı Ali diye söylendiği zaman yaprakların evi var, Allah'la komşu rüyasız çıkıyoruz çok katlı mağaralardan aynada bir çocuk, bir daha, ne zaman ne zaman
ÜZGÜN KEDİLER GAZELİ -Bu gazeli yerime yazan sevgili kardeşim Engin Turgut'a- Hüznün tüyleri dökülür, lirik bakar kedilerin camdan gözleri Çocukluğumun kelimeleriyle şımartsam da gurbet gibi bakarlar Kedilerde gördüğüm keder üşümüş sokaklar ve akşam kokuyor Peşime takılır tenha bir şiirden atılmış masum yazlar ikindisi Güz yüzlü bir kediniz olsun boşluğunuza tutunan, kalbinize taşınan Odalar birbirinin rüyasına karışsın, gülümsesin saflığın elleri Kediler kasabasında çözülür yalnızlığın masaldan ipleri Kardeşliğin cömert bahçesinden pınar olur dostun gönlüne akarız Bir zarf gibi yırtılmasın kalbimiz, çıkarın beni mektubun içinden Kadilerin düşleriyle yıkansın şu yaralı ruhumdaki sessiz mavi Kayıp hatıralar gölgesinden dile sığmayan bir hakikat geçiyor Başkalarının kedileri de komşum olur, gözlerimizle mırıldanırız Kedim kendisini evin uysal şiiri sanıyor, şiirin aklı kısa tırnakları uzun Kedim kendisini bilge sanıyor sokakların ve aşkın ısrarla özlediği Mevsimlerin kumunu karıştırma, içinden sabah sesli bir kedi çıkar Kediler kadar yalnızım mor düşlerimden kuşlu parklar havalanır Hayallerimin toprağını eşele, ahşap kalbimi tırmala, kımıldasın her şey Çünkü bir kedi kadar gövdesi var kırılmış ve yorgun heveslerin Kedi mağrur, şehir zalim, nar küskün, kağıt paslı, hayat maskara olmuş Bu yüzden mi şiirin üzerine kül yağdırıyorlar, hızla eskiyor kelimeler Evsiz kedisiz yetim sokaklar kedisiz üvey sayılır, ben budalasıyım aşkın Beni de boynu ıssız kedilerden sayın, nasılsa ağzım var dilim yok Kedilerimin kardeşiyim, inceliği ve mahcubiyeti onlardan öğrendim Beni turnasız türkülerin beni solgun bir kedinin kalbinde unuttular
![]()