“Metin Altıok Ağıtı”

Ben bu dünyada bir pıtrağım

Görebiliyorsam eğer…

          Sonbahar yapraklarından sehpa örtüsü yaptığımızdandır.

Düşünebiliyorsam eğer…

          “Rakılar içip resimler astığınızdan”dır.

Hep güzeli arıyorsa meğer…

          Kahvaltıda bir dilim ekmeğimin zeytinden gözü, reçelden ağzı,

          makarnadan burnu olduğundandır.

Hissedebiliyorsam eğer…

Ekmek içlerinde yoğurulmuş tilkiden oyuncağım olduğundandır

          içki sofrasında.

Okuyabiliyorsam eğer…

          Masal kitabımda zümrüd-ü ankanın resmi olduğundandır.

Özleyebiliyorsam eğer…

          “Aramızda dağlar varken, elin elime yakın olduğundandır.”

Affedebiliyorsam eğer…

          “Fare deliğinde sinek babam” olduğundandır.

Merhamet edebiliyorsam eğer…

          Bingöl dağlarından gelen sincap postuyla konuştuğumdandır.

Acı çekebiliyorsam eğer…

          Acım şiiri ne, şiirini bana işlediğindendir.

Gülebiliyorsam eğer…

          Adım “Zozima Zoziteralo” olduğundandır.

Paylaşabiliyorsa meğer…

          Ölümün acısını, evladı yakılan analardan saklamak zorunda

          kaldığımdandır.

 

                                                  “O gün çok güzel bir gündü,

                                                  Ama çabucak geçip gitti.

                                                  Bir mektup yazsam;

                                                                      Sayın Pazartesi

                                                                      22 Ekim 1979

                                                                      ANKARA

                                                  Desem, acaba gider mi?”

 

                                                                                                             Zeynep Altıok

 

Metin-Altıok

DÜŞERİM

Bazen oturduğum yerde

Kendi kendime dalıp giderim,

Bulanık geçmişimle.

Genişleyen halkalar çizerim,

Bir düşün uyanık imgesine.

Gölünüze taş düşerim.

Sizse hep konuşursunuz

Sığınıp kof sözlere,

Kaçarak kendinizden

Uğuldayan hüznünüzle.

Telaşla geceyi bulursunuz.

Gözünüze yaş düşerim.

Fazıl Say - Metin Altıok Ağıtı_Sayfa_43

YIKICILAR GELDİLER

Ve evin yüzü burkuldu,

Bir kıpırtı vardı şakaklarında.

Yıkıcılar geldiler, çatıdan başladılar;

Kiremitleri topladılar birer birer.

Tahtaları söktüler, kanırtıp çivileri

Ellerinde keserler.

 

Anımsar mısın denize karşı oturmuştuk.

İkimiz de arkamızı dönmek istememiştik kıyıya.

Susmuştuk uzun bir hesaplaşmayla.

İki sevgili vardı yan masada;

Umurlarında bile değildi deniz,

Alınları birbirine değecekti az daha.

 

Yıkıcılar geldiler,

Çıkardılar kapı ve pencerelerin pervazlarını.

Kör gözleri ve açılmış ağzıyla

Kaldı temelleri üstünde umarsız ev.

Sıra balyozlardaydı artık,

Çelik iskeletini evin ortaya çıkarmak için.

 

Benim göğüs kafesimde bir iskete,

İskeletimin bekçisi, içten bağlı kemiklerime.

Sıçrayıp duruyordu ordan oraya,

Duyuyordum kıpırtısını içimde.

Bir bulut geçiyordu senin gözlerinden.

Oturuyorduk; ben kızgın çölüm, sen yıldızsız göğünle.

 

Yıkıcılar geldiler;

Düştü gürültüyle yüzü köhne evin,

Göründü bazı odaları ve iç duvarları.

Ayrı renklere boyanmış sofası, isli mutfağı.

Bir kesit kalmıştı geriye şimdi o evden

Eski bir yaşantıyı simgeleyen.

 

Çıkıp yürümüştük kıyı boyu

Benim sıvası dökük yüzüm, senin çocuk gözlerinle.

Oysa sen yürümeyi sevmezsin.

Nasıl da değişmişti görünüşü

Yıllardır görmediğimiz kentin!

Yürümüştük anısıyla eski cumbalı evlerin.

 

Yıkıcılar geldiler, yıktılar bütün duvarları.

Yalnız temel kaldı geriye ve birkaç tuğla kırığı.

İş araçlarındı artık,

Bir canavar ağzıyla deşmek için toprağı.

Ve temizleyecekler kazılan yerlerde

Bizden kalan balçığı.

Fazıl Say - Metin Altıok Ağıtı_Sayfa_42

RÜZGAR

Sanki bir çocuk hayaleti

Koşuyor, koşuyor da

Tozuyor durmadan

Ardında kalan izi.

Rüzgar geniş eğriler çiziyor,

Yine kendisinin sildiği.

At diye bindiği

Kuru söğüt dalını,

Uçarı bir sevinçle

Sekerek sürükler gibi.

Rüzgar geniş eğriler çiziyor,

Yine kendisinin sildiği.

Oyuna dalmış besbelli,

Alıp başını gitmiş

Ve yitirmiş düzlükte

İncecik gövdesini.

Rüzgar geniş eğriler çiziyor,

Yine kendisinin sildiği.

Fazıl Say - Metin Altıok Ağıtı_Sayfa_45

YALNIZLIK

Yalnızlık belki de gece yarısı

Işık sızan bir penceredir ama,

Kimi zaman da bozkırda

Çıplak dağlarda,

Yerde yatan bir taştır

Yorgun ağırlığıyla.

 

Yalnızlık kale kapısında,

Fındık kabuğunda,

Atılmış bir ayakkabıda çöpler arasında,

Kozasında ipekböceğinin,

Gergin bir örümcek ağında,

Ama daha çok oteldedir

Küçük bir taşra kasabasında.

 

Hey yolcu; acıyım unutma,

Ben de varım orda.

 

Akan sudadır yalnızlık,

Adak ağacında;

Issız bir yamaçta

Sallanan renkli çaputlarıyla.

Her biri bir başka dert simgesi.

Sessiz yatırdadır yalnızlık,

Devrik bir mezar taşında.

 

Eski bir konsolda, kendine aşık

Ve saat tıkırtısında,

Uğuldayan rüzgardadır

Dallar arasında,

Bir kadeh rakının

Puslu beyazlığında,

Yalnızlık asıl yürektedir ama.

 

Hey yolcu; acıyım unutma,

Ben de varım orda.

 

Işık sızan bir pencere olabilmişsen,

Bozkırda çıplak dağlar,

Fındık kabuğu, kale kapısı,

Yerde duran kara taş

Ve atılmış ayakkabı çöpler arasında;

Hem kalabalık,

Hem de yalnızsın bana kalırsa.

 

Saymaya gerek yok gerisini,

Söylendi ve kesildi.

Ama ben tarttım kendimi,

Bastırdım elimi göğsüme;

Kentleri düşündüm, yoksul köyleri

Ve kendimi biraz da

Pıhtı bir gecede dostlardan uzakta.

Fazıl Say - Metin Altıok Ağıtı_Sayfa_55

KONYAK, KİTAP VE KAHVE

Tenha bir eylül bahçesinde

Bir bardak konyak, kitap ve kahve

Otururken dalmış kendi kendime,

Güz rüzgarı geçiyor kitabımın içinden

Ot kokan nefesiyle.

Hızla çevirerek sayfalarını

Savuruyor bütün harfleri

Gözlerimin önünde,

Koparıp kimbilir hangi sözlerden

İrili ufaklı belki binlerce.

Telaşla kapatıyorum kapağını kitabın

Bastırıp üstüne elimle.

Bakıyorum her şey yerli yerinde,

Tenha bir eylül bahçesinde

Bir bardak konyak, kitap ve kahve.

Fazıl Say - Metin Altıok Ağıtı_Sayfa_64

SONE -XIII

Birbirine benzer bütün ara istasyonlar;

Sarıya boyanmış yapılar arasında,

Yutkunup duran huzursuz ağaçlar

Ve paslı bir hüzün bulaşığı her yanda.

Katardan ayrılmış yük vagonları

Yorgun beygirler gibidir raylar üzerinde.

Uzaklardan sürekli köpek havlamaları

Karışır bir trenin isli düdük sesine.

Bir adam dolaşıp durur kendine konuşarak,

Bekler belki de bir posta trenini,

İçinde bir deniz kayalara vurarak,

Parçalar hışımla kendi kendini.

Ara sıra giderim o küçük istasyonlara;

Ağzımdan dilsiz bir çığlık karışır rüzgarlara.

Fazıl Say - Metin Altıok Ağıtı_Sayfa_96

SONE -IV

Bende vardı, ama ben yıllar yılı,

Bende olanı hep sizde de aradım.

Biraz ürkek, biraz suçlu, kaygılı,

Yüreğinizi sezdirmeden yokladım.

Dem çekse bir güvercin karşı çatıda;

Sizdekini arardım bırakıp bendekini.

Böyle böyle gördüm işte sonunda,

Bir yılanın deri değiştirmesini.

İnsanın talihsiz oyunudur bu,

Yıkımı yine kendi elinden olur.

Engelleyemez paylaşmak duygusunu;

Gün gelir yorulur, kendini de unutur.

“Ben buraya bebe hakkı için geldimdi;”

Ben kimdim unuttum, bebeler kimdi.

Fazıl Say - Metin Altıok Ağıtı_Sayfa_50

BİR GÜN ÖLÜRÜM

Uzak, solgun çocukluğum;

Akşam alacası, kasaba,

Çatılarda kargalar.

Hüzünlü gençliğim;

Sabahçı kahveleri,

Umutsuz aşklar.

Bir anı tüneği şimdi

Yaşadığım geçmiş yıllar.

 

Ben derim ki;

Ömrüm, ömrüm!

Mumlar neden eriyip sönerler de

Tersine doğru yanmazlar

Uzayarak yeniden

Ve insan doğmak ister mi

Bir daha ölmek için?

 

Ölümü arayarak geçti

Bunca yılım.

Kötü annem

Beni komşunun oğlu kadar seven,

Yok olan babamdı belki

Ölüm tutkumu pekiştiren.

 

Elbet bir gün ölürüm.

Ömrüm, ömrüm

Ve yanan mum

Kara bir fitil bırakan ardında

Ne kadar benziyor birbirine.

 

Zifiri karanlıktı gece.

Mum bitti yanmadı tersine.

Beyaz mürekkeple yazdım

Bu şiiri karanlığın üstüne.

 

Ben derim ki;

Geçip gider zaman.

Geri alınmaz bazı şeyler.

 

Ömrüm, ömrüm

Ve yanan mum biter.

 

Soğur cehennem bile!

notlar-metin-altiok01-620x330

SÜRGÜN

Kendine sürgün

Bir garip kişiyim;

Sabah akşam imza veren.

Bilmemem gereken

Şeyler öğrendim;

Taraf tutmaz

Tanrı bilirim

Kaybetmekten

Korktuğu için.

Sorular sordum

Sormamam gereken.

Kendime bir

Kefen biçtim

Kendi tenimden.

Sınırlarımı aşmak

Yasaktır bana.

Yoksul yüreğim

En kuytu kahvem.

Acıya tezhibim,

Hüzne redif.

Yalnızlığın gözlerine

Sürme çeken.

Öyle biriyim ki;

Geceleri uykusuz

Kuyuları dinleyen.

Adım büyücüye

Çıktı bu yüzden.

Kendine sürgün

Bir garip kişiyim;

Kutsallığı zincir gibi

Parmağında çeviren.

Umudu depremden,

Aşkı külden

Bekleyen benim

Aranızda

Yerim yok zaten

Heybesinde yılan

İşaretleri,

Baldıran zehiri

Yüzüğünün içinde

Ve yanında

Kav taşıyan ben;

Tekinsizim size göre

ibret için

Yakılması gereken

Merhabam kalmadı

Kimseyle.

Haç çıkardım

Namaza dururken.

Herkes tanır beni

Alnımdaki döğmelerden.

İnançsızım, dinsizim

Yeminle yalan

İkiz kardeşken

Kendine sürgün

Bir garip kişiyim;

Bulanık sularda

Yüzünü ararken sevda,

Bir tutam saç derisiyle

Uçuşurken rüzgarda.

Her şey ne kadar

Kendisidir düşünün

Hızla kokuşurken dünya!

Rıh dökülürken

Kan damlalarına,

Cesetler gördüm

Irmak boylarında

Çalıların arasında.

Faili meçhul

Cinayetler bilen

Çaresiz bir adamım

Adını bile kekeleyen.

Bilmemem gereken

Şeyler öğrendim.

Sorular sordum

Sormamam gereken.

Gördüm apaçık

Görmemem gerekeni.

Söylenmezi söyledim.

Suçum büyük

Ve taammüden.

fft1_mf13397-1

SONE -1

Sevgilim bak, geçip gidiyor zaman;

Aşındırarak bütün güzel duyguları.

Bir yarım umuttur elimizde kalan,

Göğüslemek için karanlık yarınları.

Ağzımda ağzının silinmez ılık tadı,

Damağımda kösnüyle gezinirken;

Yüreğimde yılkı, aklımda ölüm vardı,

Dışarda rüzgar acıyla inilderken.

Unutulmuyor ne tuhaf dünya işleri,

Seninle bir döşekte sevişirken bile.

Düşünüyorum hüzünlü genç anneleri,

Çarşılarda, pazarda ellerinde file.

Bu kekre dünyada yazık geçit yok aşka;

Bir şey yok paylaşacak acıdan başka.

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s