Kapıları Çalan Benim, Kapıları Birer Birer…

Mihriban Yanık

Son günlerde hepimizin içini sızlatan kız öğrenci yurdu yangınında kaybettiğimiz (aslında yetkililerin cehaleti, kötü ahlakı ve sorumsuzluğu yüzünden ölen) masum kızlarımız için, bir daha aynı şeyleri yaşamayacağımız bir toplum olabilmemiz umuduyla, konuyla ilgili bir kaç şey yazmak istedim. 

Kamusal yapıların denetim ve izinleri genellikle kamuda çalışan elemanlar tarafından veya eleman yetersiz ise hizmet alımı yolu ile kamu adına denetim yapan kuruluşların elemanları tarafından yapılır. Bu görev, konu ile ilgili kanun, yönetmelik, genelge vb. Yasal mevzuat kurallarına göre yerine getirilir. 

Yürürlükteki kanun ve kurallar, bazı eksiklerine ve sürekli değiştirilen maddelerine rağmen tam ve doğru uygulanabilseydi, karşılaştığımız bütün bu acı olaylar bu kadar sık yaşanmazdı.

Adana’daki kız yurdu her ne kadar kamu tarafından inşa edilmemişse de, sevgili çocuklarımızın topluca bir binanın içinde barınmasına izin vermeye yetkili olan sadece devlet kurumudur. Bir cemaat, bir kişi, dernek, her ne ise, kendi kendine o kadar çocuğu izin almadan, sağlıksız bir binaya sokmuşsa ve bu durumu o yerin ilçe milli eğitim müdürü, ilçe kaymakamı, belediye başkanı, ildeki özel öğretim yurtlarından sorumlu kişiler, yani bizim vergilerimizle maaş alıp, o görevi bizim adımıza yapmakla yükümlü olan tüm kişiler görmemişlerse, kör mü olmuşlar? Görüp de, siyasi baskılar nedeni ile görmezden mi gelmişler. Ya da bile isteye tüm kanun ve yönetmelikleri hiçe sayarak, birilerinin gözüne girmek ve çıkar sağlamak için izin mi vermişler? Her biri de birbirinden kötü.. O zaman vergilerimizi yiyerek bize, tüm topluma, ama en önemlisi, kaybettiğimiz masum kızlarımıza ve çaresiz ailelerine ihanet etmişler demektir..

Kanunlarımıza göre, okul, yurt, hastane, belediye, vb. kamuya hizmet etmek üzere kullanılacak olan mevcut yapılar için kullanma izin verecek olan kurum önce, o binanın depreme dayanıklılık testini istemek zorundadır. Dayanıklı çıkması zor ama diyelim ki çıktı, bina planının ve inşaat malzemelerinin yangın ve depremde insanların kaçışına uygun olup olmadığı, yangın merdiveni imalatı ve malzemesinin yangın yönetmeliğine uygun olup olmadığına bakılır. Hatta kanunlarımıza göre, bu gibi kalabalıkları barındıran kamu yapılarında, savaş halinde insanların kaçabilmeleri için özel tasarlanmış sığınak ve yeterli WC zorunluluğu bile bulunmaktadır. Bütün bunların denetimsiz birçok özel okul ve öğrenci yurdunda olmadığı açıkça ortadadır. Peki, o halde kim vermiştir bu izni? Kanunlara aykırı olarak? 

unnamed

erhalde, bağımsız mahkemeler bunu kanun ve yönetmeliklere uygun olarak araştıracaktır ve sorumluları diğerlerine örnek olacak şekilde cezalandıracaktır!!!

Bu konuyu mesleği avukat veya hakim olanların takip etmesi ve bizleri bilgilendirmesi ne güzel olurdu. Böylece toplumsal bir denetim gerçekleştirerek vergilerimizle maaş alanların işlerini doğru yapmak zorunda olduklarını hatırlatır, konuyu sürekli gündemde tutarak, uyumadığımızı gösterirdik

Son olarak, bu olayda bana en acı gelen konuya değinmek istiyorum. 

Yurt yangınında, (herhalde kızlar kaçmasın diye) yangın çıkış kapılarının sıkıca kilitlenmiş olduğunu gördük. Kapı plastikmiş de genleşmişmiş de.. Gibi bir şeyler saçmaladı televizyondaki yetkililer. Plastikse niye denetlemedin? 

Yani kısacası, her şey kanunlara uygun yapılmış olsaydı dahi; örümcekli beyin zihniyetine sahip ve çözüm üretmezken aciz yöneticilerin kapıyı kilitlemesi yüzünden o masum yavrularımızı yine kaybedecektik. Bütün o güzel yavruların ailelerinin ahı, buna sebep olanların üzerinde olsun.. 

Nazım Hikmet’in, Hiroşima’da ölen kız çocukları için yazdığı bu şiir de bana, yangın sırasında kapıları zorlayıp da açamayan kızlarımızı anımsattı.  

KIZ ÇOCUĞU

Kapıları çalan benim,

Kapıları birer birer.                                      

Gözünüze görünemem,

Göze görünmez ölüler.

Hiroşima’da öleli,

Oluyor bir on yıl kadar.

Yedi yaşında bir kızım.

Büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,

Gözlerim yandı kavruldu.

Bir avuç kül oluverdim,

Külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için

Hiçbir şey istediğim yok.

Şeker bile yiyemez ki

Kaât gibi yanan çocuk.

 

Çalıyorum kapınızı,

Teyze, amca bir imza ver.

Çocuklar öldürülmesin

Şeker de yiyebilsinler.

Özel olup, kamu hizmeti veren tüm yapılar yurtlar ve okullar da hepimizin tüm işlerinde olduğu gibi, kanun ve yönetmeliklere uygun olmak zorundadır. Hiç kimse, sadece parası veya siyasi gücü olanın düdüğünün öttüğü bir ülkede yaşamak istemez. 

unnamed

Kanun önünde herkesin eşit olduğu, adil yönetilen bir ülkede yaşamak istediğimizi her fırsatta haykırmalıyız… 

Yetkililerin ‘birilerinin adamı‘ değil de,  bilgili ve sorumluluk sahibi olduğu, kızlarımızın, oğullarımızın neşeyle güldüğü, genç yaşlı el ele güzel günler için çalışan, üreten mutlu bir toplumda yaşamak dileği ile…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s