Buca’daki tarihi demiryolu hattına sahip çıkmak…

Ali Rıza Avcan

2019 yılının Nisan ayında, “belki olumlu yönde bir iki adım attırırım” düşüncesiyle kabul ettiğim ve karşılığında emeğimin karşılığını bile alamadığım gece-gündüz süren yoğun bir çalışmayla 3,5 ay devam ettirdiğim büyük hatalarımdan birini işlemiş, Buca belediye başkanı Erhan Kılıç‘ın danışmanı olma teklifini kabul ederek o güne kadar fazla tanıyıp bilmediğim Buca‘yı, Buca ile ilgili tüm yayınları alıp okuyarak ve boş zamanlarımda Buca‘nın cadde ve sokaklarını dolaşarak öğrenme fırsatını yakalamıştım. Özellikle de sabahları İZBAN Şirinyer İstasyonu‘nda indikten sonra tarihi Şirinyer-Buca istasyonları arasındaki etrafı tel çitlerle ya da beton duvarlarla çevrilmiş kullanılmayan demiryolu hattı boyunca yürümeyi, o esnada bir zamanlar İzmir‘deki işyerlerinden dönerken 1. mevkide oturan Forbes, Rees ve Baltazzi ailelerine mensup Levantenleri, 2. ve 3. mevkide yolculuk yapan Bucalı Rum, Ermeni ve Türkleri düşlemeyi, onlarla birlikte geçmişe yolculuklar yapmayı, hat üstündeki bugün yok edilmiş olan Efeler durağında trene binip inenleri düşleyerek, Forbes ve Cemil Şeboy caddelerinin kesiştiği meydana yerleştirilmiş garip fil heykeline, “Kartacalı Anibal’e selam söylemeyi unutma!” diyerek selam vermeyi alışkanlık haline getirmiştim. Bu şekilde Buca‘yı öğrenip sevmeye başladığımda ise bu güzel tarihi yerleşimin uzun yıllardır ufku dar kötü yöneticilerin elinde bir adım bile gelişemediğini, sahip olduğu zenginliklere büyük kötülükler yapıldığını görüp anlama imkânım olmuştu.

Şimdilerde üstü betonlanarak ortadan kaldırılan Şirinyer-Buca demiryolu hattı…

Örneğin benim belediyede çalışmaya başladığım tarihlerde aralarında De Jongh Köşkü‘nün alanı ile Forbes Köşkü‘nün olduğu Seyfi Demirsoy Hastanesi ve DEÜ kampüsleriyle ilgili doğal sit kararlarının belediyenin talebi ile kaldırıldığını hayretle öğrenmiş, bunu belediye yöneticilerine sorduğumda ise “bir yerin iki ayrı koruma altında olması bizi uğraştırıyor, o nedenle koruma statülerini bilerek ve isteyerek azaltıyoruz” cevabını almış; ayrıca, Buca Belediyesi‘nin yıllardır İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) emrindeki Emlak Vergisi Fonu‘ndan, her geçen gün yıkılıp yok olan tarihi yapıların restorasyonu için tek bir kez bile yardım almadığını öğrenmiştim. (1)

O dönemde kendi inisiyatifimle oluşturduğum; ama, benim ayrılmamla birlikte devamını getiremedikleri iyi işlerden biri Buca Akademi yapılanması olmakla birlikte; bir diğeri de, TCDD 3. Bölge Müdürlüğü‘nün Buca Belediye Başkanlığı‘na gönderdiği 21.06.2016 tarihli eski bir yazıdaki bilgileri dikkate alarak ve bugünlerde halen başkan yardımcılığı görevini sürdüren Barış Özreçber‘i ikna ederek TCDD 3. Bölge Müdürü Selim Koçbay‘ı birlikte ziyaret etmemizdi. Ziyaretimizin nedeni tapunun Buca ilçesi, Kızılçullu mahallesi, 432 ada, 3 parselinde kayıtlı olan eskilerin Paradiso (Cennet) ya da Kızılçullu dediği, şimdilerde ise Şirinyer Tren İstasyonu denilen yer ile tapunun Buca ilçesi, İnönü mahallesi 574 ada, 6 parselinde kayıtlı olan Buca Tren İstasyonu ve onun ayrılmaz parçası olarak kabul edilen 2,4 km. uzunluğundaki demiryolu hattını belediye olarak kiralayıp restore etme talebiydi. Amacımız bu iki tarihi tren istasyonunu restore ederek belediyenin kültür ve sanat hizmetlerinde kullanmaktı.

Daha önceden iyi bir yönetici olarak tanıdığım TCDD 3. Bölge Müdürü Selim Koçbay bize fırsatı kaçırdığımızı; çünkü, bir ay önce Dokuz Eylül Üniversitesi rektörü Nükhet Hotar‘ın Ankara‘daki TCDD Genel Müdürlüğü‘ne giderek her iki tren istasyonu ile demiryolu hattını üniversite adına tahsis ettirdiğini, istasyonların üniversite tarafından restore edileceğini, Şirinyer-Buca hattında da Makine Mühendisliği Fakültesi öğrencilerinin staj yapacağı nostaljik bir tramvayın çalıştırılacağını söyledi.

Bunun üzerine bize anlatılan o projeyi, ulaşımda büyük sorunlar yaşayan Buca‘da, özellikle de üniversiteli öğrencilerin Şirinyer‘den okula gidiş dönüşlerinde kullanarak büyük bir sorun oluşturan Şirinyer-Buca arasındaki ulaşımı rahatlatacak alternatif bir çözüm olması nedeniyle beğenmekle birlikte; büyük umutlarla yaptığımız ziyaretten, elimiz boş döndüğümüz için üzülmüş ve söz konusu üniversitenin söylenen projeyi hayata geçirmesini beklemeye başlamıştık.

Ancak aradan geçen zaman içinde Dokuz Eylül Üniversitesi‘nin vaat ettiği bu projeyi hayata geçirmemesi üzerine, mülkiyeti TCDD 3. Bölge Müdürlüğü‘ne ait Buca İstasyonu ile Şirinyer-Buca istasyonları arasındaki demiryolu hattının Buca Belediyesi‘ne kiralandığını duyup 2019 yılında bizim yapamadığımızın hayata geçirileceğini öğrendiğimde, hem Buca hem de demiryolcu bir ailenin bireyi olarak kendi adıma sevinmiş, bu değerli tarihi eserin kurtarılarak yeniden ortaya çıkarılacağını düşünerek teselli bulmuştum.

Ancak 2024 yılının Ağustos ayından bu yana OdaTV, Kent Ege, İz Gazete, Ege’ye Bakış, Duvar gibi gazetelerden TCDD 3. Bölge Müdürlüğü tarafından Buca Belediyesi‘ne kiralanan Buca-Şirinyer istasyonları arasındaki demiryolu hattının, TCDD 3. Bölge Müdürlüğü‘nün verdiği 10 Mayıs 2024 tarihli izne dayanılarak üstü toprak, beton ve beton parke ile kapatılmak suretiyle ortadan kaldırıldığı, bu demiryolu hattından tek bir iz bırakılmadığı ve bunu engellemek amacıyla Buca‘da Buca‘ya ve Buca‘nın tarihine karşı duyarlı olan yurttaşlar tarafından “Tarihime Dokunma Platformu“nun kurulduğu haberlerini okumaya başlamıştım. (2)

Bunun üzerine, 11 Ekim 2024, Cuma günü sevgili dostum Orhan Beşikçi ile birlikte Buca‘ya giderek işlenmekte olan bu kent suçuna tanıklık yapıp, o tarihi demiryolu hattının üstünün kapatılıp betonlanması ve sonrasında beton parkeler döşenerek ortadan kaldırılması ile ilgili operasyonun fotoğraflarını çektik. Bunu yaparken de hakim olmaya çalıştığımız kızgınlık, öfke ve lanetleme duyguları ile birlikte tarihten bir sayfanın nasıl silindiğine şahitlik yaptık, belediye başkanlarının yönettiği kenti tanımadığı ve sevmediği sürece müteahhit kafasıyla nasıl düşmanlıklar yapabileceğini bir kez daha gördük. Diğer yandan da vizyonsuz, beceriksiz, bilgisiz, rant düşkünü ve emek düşmanı olarak tanıdığım Erhan Kılıç‘ın yeniden aday yapılmayacağını bildiği bir süreçte, bir zamanlar yanına yaklaştırmadığı Buca Tıp Merkezi ile Tınaztepe Üniversitesi‘nin sahibi Mehmet Bektur‘a verdiği kanuna aykırı inşaat ruhsatları gibi, 24 Kasım 2023 tarihinde açık ihale yöntemi ile yaptığı ve sadece tek bir firmanın katılıp teklif verdiği ihale sonucunda son yıllarda İzmir‘deki CHP‘li belediyelerden ihale almak için kurulduğu ve bu nedenle perde arkasındaki birtakım siyasi kişilerle organik bağı olduğu anlaşılan Bulut Park İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi‘ne 106.587.000 liralık bu işi vererek seçimin finansmanına nasıl katkıda bulunduğunu ve 2019 Ağustos ayında verdiğim danışmanlık görevini bırakma kararının ne kadar doğru ve yerinde olduğunu bir kez daha anlamış oldum.

Günümüzde üstü betonla kapatılan Şirinyer-Buca demiryolu hattı, Kaynak: Tapu Kadastro Parsel Sorgu Uygulaması.

Gelelim eskilerin Paradiso ya da Kızılçullu, şimdilerin Şirinyer ve Buca Tren İstasyonu arasındaki 2,7 km uzunluğundaki demiryolu hattının önem ve özelliklerine…

22 Eylül 1856 tarihinde Sultan Abdülmecid‘ten aldığı imtiyazla Anadolu‘daki ilk demiryolu hattı olan İzmir-Aydın demiryolunu inşa eden Ottoman Railway Company’nin (ORC) (Osmanlı Demiryolu Şirketi) öncelikli amacı, Konya‘ya kadar ulaşma hedefiyle Ege Bölgesi‘nin güzey ve güneydoğusundaki madenlerle küçük ve Büyük Menderes ovalarında yetişen, başta incir ve meyan kökü olmak üzere çeşitli tarım ürünlerinin İzmir Limanı‘na daha hızlı ve kolay getirilmesini sağlayarak uluslararası ticaretle gerçekleştirilen sömürüyü arttırmaktı.

Söz konusu şirket, kapitalizmin son aşaması olarak tanımlanan emperyalizmin gelişip serpildiği o tarihlerde, Avrupa‘nın Londra, Marsilya, Livorno ve Trieste gibi kentlerinde faaliyet gösteren uluslararası şirketlere bu topraklarda tüccar, komisyoncu, bankacı ve sigortacı gibi adlar altında yardım eden zengin Levanten, Rum ve Ermenilerin kentten uzak banliyölerdeki yaşamlarını kolaylaştırmak, onların işleri ile evleri arasında kolayca gidip gelmelerini sağlamak amacıyla “şube” adı altında özel demiryolu hatları yapıyordu. İşte bu amaçla yapılan özel demiryolu hatlarının ilki, İzmir-Aydın hattından ayrılıp o dönemin ünlü gayrimenkul zengini Dimitris/Alekos Fotiadis‘in 40 odalı köşkünün önüne kadar gelip 30 Ekim 1858’de hizmete giren 1,4 km. uzunluğundaki Seydiköy şube hattı, ikincisi de Paradiso (Kızılçullu, Şirinyer) Tren İstasyonu ile o tarihlerde Osmanlı Demiryolu Şirketi (OCR)‘nin yetkilisi olan İngiliz kökenli Levanten iş adamı Thomas Bowen Rees (1826-1899)’in malikanesinin önüne kadar gelip 3 Eylül 1872 tarihinde hizmete giren 2,7 km uzunluğundaki şube tren hattıydı.

İşte bugün Buca Eğitim Fakültesi tarafından kullanılan eski Rees Malikanesi‘nin önündeki Buca Tren İstasyonu‘ndan başlayıp son günlerde Buca Belediyesi tarafından betonun altına gömülen demiryolu hattı, 152 yıl önce Rees ailesi başta olmak üzere çevredeki diğer zengin Levantenlerin İzmir‘e gidiş gelişlerini sağlamak amacıyla yapılıp hizmete açılan o özel demiryolu hattıdır.

Paradiso-Buca Şube Hattı sözleşmesi ekindeki harita (Kaynak: Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi, Yer Bilgisi 32-6, Belge Tarihi: 03.02.1857)
Paradiso-Buca Şube Hattı sözleşmesi ekindeki harita (Kaynak: Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi, Yer Bilgisi 32-6, Belge Tarihi: 03.02.1857))

2,7 km (1,5 mil) uzunluğa ve standart 1.435 hat açıklığına sahip Buca Şube Demiryolu (Buca Branch Railway), Buca‘da yaşayıp Kordon ve Alsancak‘ta işletmeleri bulunan varlıklı Levantenlerin her gün şehre daha kolay gidip gelmesini sağlamak amacıyla inşa edilmiştir. Osmanlı Demiryolu Şirketi (ORC) temsilcisi Edmond Purse ile yapılan antlaşma ile bu hattı işletmek amacıyla 7 Ocak 1866’da Buca Şube Demiryolu İştirak Şirketi kurulmuştur.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivleri‘nden temin ettiğim Osmanlıca ve Fransızca dillerinde düzenlenen sözleşme hükümlerini gösteren belgenin Osmanlıca yazılmış aslı ile günümüz Türkçesine uyarlanmış transkrip belgesi aşağıya eklenmiştir.

İzmir-Aydın Demiryolları Buca Şube Hattı Sözleşmesi (Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivleri, SD 00495 00015 013 002 )

Çınar Atay’a göre İzmir-Aydın demiryolu iradesinin padişahtan alındığı gün her ikisi de İngiliz kökenli olan Rees ve Whithall aileleri Buca’daki ilk at yarışını düzenlemişler ve bu yarışları o tarihten sonra düzenli olarak devam ettirmişlerdir. O nedenle, ülkemizdeki at yarışları, Paradiso-Buca özel hattının açılışından itibaren gelişmeye başlamış ve bundan böyle Buca hızla gelişmiş, at yarışları ve piknik yerleri ile İzmir‘in mesire yeri haline gelmiş ve Batılı tarzda yaşantının sürdürüldüğü bir yerleşime dönüşmüştür.

Osmanlı Demiryolu Şirketi (ORC) ayrıca Buca‘ya gidip gelen yolcular için Alsancak (Punta) Garı‘na bitişik yeni bir istasyon binası inşa etmiştir. 1870’te hizmete giren ve Buca İstasyon Binası olarak bilinen bu bina, İzmir‘deki ilk saat kulesini de üzerinde barındırmaktaydı.

Alsancak Garı’nın Doğusunda İnşa Edilen Buca Tren Yolcularının Kullandığı İstasyon – APİKAM Arşivi

İzmir (Punta-Alsancak) ile Buca arasında, karşılıklı olarak günde 6-11 tren seferi yapılırdı. Kış günlerinde ve savaş yıllarında sefer sayısı 6-7’e kadar düşerken, yaz mevsiminde ve Pazar günlerinde ise 10-11’e kadar çıkardı. Ayrıca özel günlerde ek tren seferleri düzenlenirdi . Alsancak (Punta)’dan kalkan tren, Kemer ve Şirinyer (Paradiso, Kızılçullu) istasyonlarına uğrayarak Buca’ya varırdı. Buca’ya çalışan lokomotifler de, Aydın Demiryolu Hattı’nda çalışan trenler gibi, saatte en çok 40 kilometre sürat yapabiliyorlardı. Tren, Buca’ya tırmanarak gittiği için 40-45 dakikada ulaşıyor, dönüş yolu ise iniş olduğundan yaklaşık 25-30 dakika sürüyordu. Buca-Şirinyer yakınlarında bulunan koşu alanının İzmir’in sosyal yaşantısında özel bir yeri vardı. Türkiye’de ilk at koşularının düzenlediği bu alanda, at yarışlarının yanı sıra sportif karşılaşmalar ve bayram kutlamaları da yapılırdı. Böyle günlerde şirket, İzmir’den koşu alanına özel tren seferleri düzenlerdi.” (3)

Paradiso-Buca hattıyla hipodromu gösteren 1922 öncesine ait harita…
Kızılçullu-Buca hattı ile Buca yerleşimi gösteren 1925 tarihli harita…

Buca Şube Demiryolu İştirak Şirketi, 1902’de Osmanlı Demiryolu Şirketi (ORC) tarafından tamamen satın alınarak 1935 yılına kadar işletilmiştir. 1923’te Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurulmasından sonra alınan demiryollarının millileştirilmesi kararı kapsamında Osmanlı Demiryolu Şirketi (ORC) 1 Haziran 1935’te TCDD tarafından satın alınarak feshedilmiş ve şirkete ait tüm demiryolu hatları TCDD‘nin denetimine girmiştir. 1935-2006 yılları arasında TCDD tarafından işletilen hat, 2006’da Şirinyer Tüneli‘nin inşası sırasında İzmir-Eğirdir demiryolu ile bağlantısı koptuğu için kapatılmıştır. Hattın güzergâhında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Buca Tramvayı‘nın inşa edilmesi planlanmışsa da (4) projenin iptal edilmesiyle birlikte bu hat İzmir‘in ulaşım gündeminden düşmüştür.

Şirinyer-Buca demiryolu hattının eski durumu…

Şimdi gelelim bu tarihi demiryolu hattını betonla kaplayıp yok etme operasyonun niye yanlış olduğuna ve onun yerine neler yapılabileceğine….

1. CHP‘li bir belediye açısından, ülkemizdeki demiryolu tarihi ve kültürü açısından çok önemli olan bir ilk adımın mirasçısı olarak bundan tam 152 yıl önce, 1872’de hizmete girmiş tarihi bir demiryolu hattının, kültürel mirasın korunup sahiplenilmesi gibi çağdaş kaygılar dikkate alınmaksızın beton bir yürüyüş yoluna dönüştürme bahanesiyle yok edilmesi; hele ki, bu kent suçunun, CHP‘nin ve İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin örnek aldığı “İBB Miras” markasını oluşturan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat ve ekibinin, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yapmak amacıyla İzmir‘e geldiği günlerde işleniyor olmasını dikkate aldığımızda; Buca, İzmir, ülkemiz ve dünya adına büyük bir ayıp, affedilemez bir suç olarak kabul edilmelidir…

Tarihi ve kültürel mirasa ihanet suçu planlanırken…

Ayrıca, ihalesi eski belediye başkanı Erhan Kılıç döneminde yapılan bu işin, 2019-2024 döneminde gerçekleştirdiği hizmetlerde başarısız bulunması nedeniyle yeniden aday gösterilmeyen Erhan Kılıç’a ait uygulamaların yeni belediye başkanı Görkem Duman döneminde de sorgulanmadan devam ettiriliyor olması da, CHP‘nin yeni politika ve yöneticileri açısından üzerinde düşünülmesi gereken diğer bir konudur…

2. Söz konusu tarihi demiryolu hattı, ulaşım ve trafik alanında büyük sorunlar yaşayan Buca açısından alternatif ve akılcı bir hat oluşturmakla birlikte; bu fırsat değerlendirilememiş, Şirinyer ile Buca Eğitim Fakültesi arasında lastik tekerlekli otobüslerle gerçekleştirilen toplu ulaşımın yarattığı çevre kirliliğinin en aza indirilmesi gibi bir hedef, hiç kimsenin aklına dahi gelmemiştir.

Demiryolu hattının henüz betonlanmamış bölümü, 11 Ekim 2024
Demiryolu hattının betonlanmış hali, 11 Ekim 2024
Demiryolu hattının beton üstüne parke döşenmiş bölümü, 11 Ekim 2024

3. Buca Belediyesi‘nin bu akıl almaz girişimi karşısında Buca halkının ve Yaşanabilir Buca Derneği‘nin öncülüğünde kurulan Tarihime Dokunma Platformu‘nun verdiği mücadeleye hastası olma onuruna vardığım sevgili Dr. Levent Köstem, gazeteci Gönül Soyoğul, Buca Kent Konseyi eski başkanı avukat Mürüvet Suatoğlu Balcıoğlu, mimar İlhan Dal ve Harika Erdemir gibi isimler sahip çıkmakla birlikte; Buca‘daki Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü ve Buca Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalı gibi öğretim kurumlarında bu konularda kitap ve makaleler yazıp konuşmalar yapan, özellikle de 2021 yılında İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) adına hazırladıkları İzmir Endüstriyel Miras Envanteri isimli çalışmada bu demiryolu hattını “endüstriyel miras” olarak tanımlayan yapan Prof. Dr. Şebnem Gökçen, Doç. Dr. Gürhan Aktaş ile Araştırma Görevlisi Soner Söyler‘in; ayrıca, Buca‘da doğup yetişmiş diğer akademisyenlerle benim 3,5 aylık Buca çalışmam sırasında tanıma fırsatını yakaladığım “Beşonsekiz Treni” isimli kitabın yazarı ve gazeteci Tayfur Göçmenoğlu‘nun, Üzüm Kokan Semt isimli derginin editörü Cem Unutmuş‘un, bu yazıyı hazırlarken “İzmir Demiryolları” isimli kitabından fazlasıyla yararlandığım gazeteci Nedim Atilla‘nın ve bu bağlamda Buca Rotary Kulübü yönetici ve üyeleriyle Buca‘ya gönül veren tüm İzmirlilerin bu mücadeleye destek vererek katkıda bulunmalarını diliyorum.

Fotoğrafın çekildiği gün Cuma olmasına karşın işbaşı yapıp çalışan kimse yok!

4. Şirinyer-Buca istasyonları arasındaki demiryolu hattını betonlayarak kapatmakta olan ve Marmara Üniversitesi‘nde ekonometri eğitimi alıp Dokuz Eylül Üniversitesi‘nde veri yönetimi ve analizi konusunda yüksek lisans yapmakla birlikte, kendisine ait şahsi Linkedin sayfasında hisselerinin tamamı kendisine ait şirketten -tuhaf bir şekilde- söz etmeyen veri analisti Burçin (Erdoğan) Yüzücü‘ye ait olduğu anlaşılan ve 2018-2024 döneminde İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZBETON, Torbalı, Balçova, Karabağlar, Menderes, Güzelbahçe ve Karşıyaka gibi CHP‘li belediyelerden aldığı toplam 443.470.200 tutarındaki işi devamlı olarak Volkan Karataş, Orkun Çayır, Alaeddin Varol, Mevlüt Erturan gibi ikinci yüklenicilerle yürüten Bulut Park İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi‘nin, halen işlenmekte olan kent suçunu hayata geçiriyor olması ve belediyelerin büyük mali sıkıntılar yaşadığı seçim öncesi ve sonrasında (5), bugüne kadar yaptığı işlerin en büyüğü olan 106.587.000.- lira tutarındaki betonlama işini, “Buca’ya yeni turistik rota yapıyoruz!” yalanıyla pazarlayan Buca Belediyesi‘nden alması nedeniyle bundan böyle özel bir ilgi ve takibi hak ettiğini düşünüyorum.

5. Şirinyer Tren İstasyonu, İzmir 1 No.lu Koruma Kurulu‘nun 25 Ocak 2007 tarih, 2014 sayılı, Buca Tren İstasyonu da Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu‘nun 29 Ağustos 1986 tarih, 2614 sayılı kararlarıyla tescillenmiş olmasına karşın ve koruma kurullarınca verilen tescil kararlarında taşınmazların tapu kaydına esas pafta, tapu ve parseller dikkate alınıyor olmasına rağmen, tapu kayıtlarında Buca Tren İstasyonu‘nun bağlaşığı (mütemmim cüzü) olarak gözüken 2,7 km uzunluğundaki demiryolu hattının 29 Ağustos 1986 tarih, 2614 sayılı kararda dikkate alınmaması nedeniyle bu iki istasyon arasındaki demiryolu hattı bugüne kadar tescillenip koruma altına alınmamıştır.

Bu bağlamda, ŞirinyerBuca tren istasyonları arasındaki tarihi demiryolu hattını, bugüne kadar geç kaldığımızı kabul etmekle birlikte, kurtarabilmenin yollarından biri de, -tabii ki İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu‘nun bu talebi reddetmesi ihtimali ile Buca Belediyesi‘nin bu girişimi engelleme çabalarını da unutmadan- Buca Tren İstasyonu‘nun tescillenmesi sırasında aynı parselde yer alan demiryolu hattının dikkate alınmaması nedeniyle 1986 yılında yapılan bu eksikliğin giderilerek hattın da bulunduğu parsel ölçeğinde tescilleme işleminin yapılması amacıyla İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu‘ndan talepte bulunmaktır.

Ben şahsen önümüzdeki günlerde böylesi bir başvuruyu yapacak olmakla birlikte; Buca‘ya gönül vermiş tüm dernek, vakıf, platform gibi kurum ve oluşumlarla tarihe mirasa değer veren yurttaşlara da aynı yola başvurmalarını öneririm. En azından bize hak olarak verilmiş bir imkanı kullanarak yaşadığımız kentten sorumlu bir yurttaş olarak üstümüze düşen görevi yerine getirmenin huzurunu yaşamış oluruz… Tabii ki, bu hattın siyasi ya da bürokratik nedenlerle tescillenmeyeceği ihtimalini de göz önünde bulundurmak koşuluyla….

Özel teşekkür: Şirinyer-Buca şube hattının yapımı ile ilgili eski yazı sözleşmeyi günümüz Türkçe’sine çeviren sevgili arkadaşım Mustafa Meraklı’ya teşekkürlerimle…

…………………………………………………………………………

(1) https://www.evrensel.net/haber/376886/bucada-pek-cok-tarihi-alanin-dogal-sit-karari-kaldirildi

(2) https://www.egeyebakis.com/tarihime-dokunma-platformu-uzerine-beton-dokulerek-kapatildi/91167/

https://www.gazeteduvar.com.tr/bucada-140-yillik-tarihe-beton-dokuldu-belediye-tarihi-dokuyu-koruyacagiz-dedi-haber-1719457

https://kentege.com.tr/restorasyon-degil-betonlasma/

https://www.izgazete.net/bucada-tarihi-mirasa-30-bin-metrekare-beton-ben-yaptim-oldu-diyemezsiniz

https://www.basingazetesi.net/haber/bucada-betonlasma-devam-ediyor-3379

(3) Atilla, N., İzmir Demiryolları, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, Kent Kitaplığı Dizisi: 36, Ekim 2002, İzmir, sh. 96-97.

(4) https://www.izmir.bel.tr/CKYuklenen/EskiSite/file/Tram_Raporu.pdf

(5) https://www.facebook.com/bucaninsesi/posts/buca-belediyesi-%C5%9Fimdilik-borcu-102915260781-ve-dahasi-varg%C3%B6rkem-duman-belediye-b/937727598361283/

Yararlanılan Kaynaklar

1) Atilla, N. İzmir Demiryolları, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, Kent Kitaplığı Dizisi: 36, Ekim 2002.

2) Berent, O., Clarke’ın Doru Tayları, Tudem Yayınları, 2019 İzmir.

3) Berent, O., “Şafak Aktaş’la 17 Eylül 2005 Şirinyer-Buca Gezisi“, Erişim Tarihi: 12.10.2024) https://web.deu.edu.tr/berent/tren/geziler/trgz_170905_1.html, “19 Eylül 2005, Buca Basmane, (Erişim Tarihi: 12.10.2024) https://web.deu.edu.tr/berent/tren/geziler/trgz_190905.html, (Erişim Tarihi: 12.10.2024), “Alsancak Garı“, https://web.deu.edu.tr/berent/tren/geziler/trgz_220606.html (Erişim Tarihi: 12.10.2024)

4) Çelik, M., Türkseven Doğrusoy, İ., Zengel, R., “İzmir’deki Kentsel Âtıl Alanları Çözümlemeye Yönelik Bir Değerlendirme“, Mimarlık Dergisi, Sayı 383, Mayıs-Haziran 2015, http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=397&RecID=3668 (Erişim Tarihi: 12.10.2024)

5) Ekizoğlu, G., Demiryolu Yerleşkelerinin Endüstriyel Miras Olarak Korunma Sorunları – İzmir-Aydın Hattı Üzerindeki Demiryolu Yerleşkeleri Örneği, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2012, İzmir.

6) Kolay, A., İzmir-Kasaba ve Uzantısı Demiryolu Hatları (1863-1897), Yayınlanmamış Doktora Tezi, 2011, İstanbul.

7) https://www.levantineheritage.com/aidin-personnel.html


Balkan kahramanı belediye başkanından haberi olmayan Buca…

Ali Rıza Avcan

2021 yılından bu yana 1. Balkan Savaşı‘nın beşinci gününe isabet eden 22 Ekim 1912 tarihinde şehit olan dedem Ali bin Rıza‘yı tanımak ve şehit olurken içinde bulunduğu ortamla ruh halini anlamak adına Balkan tarihi; özellikle de Balkan Savaşları üzerine okumalar yapıyor, bu uğurda adında “Balkan” sözcüğü geçen her kitabı, her yayını okuyor, böylelikle bu savaşın bitiminden 7 yıl sonra 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan ordusu eliyle başlayan Anadolu işgalinin anahtarını bulmaya, emperyalist güçlerin teşvikiyle birçok kişinin ölüp yaralanmasına ya da topraklarından kopup göç etmesine yol açan savaşın izlerini 1912-1913 tarihli Balkan Savaşları gerçeğinde yakalamaya çalışıyorum.

Mehmet Ali Okar ve hatıratı ile ilgili kitap.

Bu çerçevede okuduğum son kitaplardan biri de, 2013 yılının Ağustos ayında Türkiye İş Bankası Yayınları arasında çıkan “Osmanlı Balkanları’nın Son On Yılı: 1902-1912” tarihli anı kitabı oldu.

Osmanlı ordusu komutanlarından Yüzbaşı Mehmet Ali (Okar) Bey‘in “Hatıratım” başlığı ile kaleme aldığı mukavva kapaklı siyah defterde yazılı olan anılardan yola çıkılarak torunu Ahmet Mesut Okar tarafından hazırlanan kitapta, 1880’de Selanik‘te Ömer Avni Bey‘le Rabia Hanım‘ın oğlu olarak doğan Mehmet Ali Bey‘in 1902 yılında Mekteb-i Harbiye‘den mülazım-ı sȃnisi (teğmen) olarak mezun olduktan sonra Selanik‘teki Üçüncü Ordu‘ya tayin olması nedeniyle Nasliç, Prizren, Luma, Manastır, Köprülü, Kırçova, Pirlepe, Postarika, Gopeş ve Gevgeli gibi yerlerde, Pelister Dağı‘nda, kısacası Balkan coğrafyasında Bulgar, Ulah, Slav, Yunan ve Arnavut çetelere karşı mücadelesini, kötü durumdaki askerlerine sahip çıkıp haklarını aradığı için Divan-ı Harp‘de yargılanıp Selanik‘in ünlü Beyaz Kulesi‘nde mapus yatışını, İttihat ve Terakki örgütüne girişini, 2. Abdülhamit‘in istibdat yönetimini yıkmak için yurtdışından getirilen gazetelerin dağıtımına yardımcı oluşunu, İttihat ve Terakki‘ye yeni üyeler kazandırmak için çabalayışını, 2. Meşrutiyet öncesinde askerleriyle birlikte dağa çıkıp bir çete reisi olarak Hürriyet uğruna mücadele ettiğini, Osmanlı ordusunun Balkanlar‘dan çekilişi sırasında yaşadığı acıyı, Balkan Savaşları sonrasında Trakya‘daki Şark Ordusu‘nda kurulan Otomobil ve Fen Kumandanlığı, 1. Fırka 71. Alay, 3. Bölük Kumandanlığı ve Ayestefanos (Yeşilköy) Tayyare İstasyonu Komutanlığı görevlerinde bulunduğunu, 1. Dünya Savaşı sırasında Balkanlar‘da Teşkilat-ı Mahsusa ve Karakol isimli gizli istihbarat örgütleri adına çetecilik yaptığını, Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında da emekli bir yüzbaşı olarak İstanbul‘daki Felah-ı Vatan isimli gizli istihbarat örgütünün üyesi olarak yeğeni tayyareci teğmen Avni (Okar) ile birlikte Osmanlı ordusu depolarındaki silah ve malzemelerin Anadolu‘ya kaçırılması konusunda faaliyet gösterdiğini, ordunun eğitim ve düzeni konusundaki titizliğiyle av ve atıcılık konusundaki merakını öğrenme imkanına kavuşmuş oldum. (1)(2)

Mülazım Mehmet Ali Bey komutasındaki avcı taburu emniyet yürüyüşünde (Fotoğraf: Manakis Biraderler)
Fotoğrafın sol tarafında yerde oturan Mülazım Mehmet Ali Bey komutasındaki çete. Fotoğrafın altında “Hatırat-ı inkılah, Manastır Milli Alayı zabitanından bazıları” yazılı. (Fotoğraf: Manakis Biraderler)

Anılarını okuduğum bu kahramanın daha sonraki yıllarda İzmir‘in Buca ilçesine yerleşerek ev ve toprak sahibi olduğunu, Buca belediye başkanı olarak seçildiğini, İzmir‘e gelen Mustafa Kemal Atatürk‘ün İsmet İnönü ile birlikte kendisini Buca‘daki evinde ziyaret ettiğini, ardından da Mustafa Kemal Atatürk‘ün isteğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nin 3, 4 ve 5. dönemlerine isabet eden 1927-1935 tarihleri arasında Artvin ve Çoruh milletvekili olarak görev yaptığını, “Okar” soy isminin bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından verildiğini öğrenince yaptığım ilk iş, Buca Belediyesi‘nin İnternetteki web sayfasına bakarak 1923 yılında kurulduğu söylenen Buca Belediyesi başkanları arasında bu kahramanın yer alıp almadığını araştırmak oldu. Karşıma çıkan web sayfası kayıtlarına göre Buca Belediyesi‘nin ilk belediye başkanı 1923-1924 döneminde görev yapan İsmail Ağa (Kahraman), 1924-1930 döneminde görev yapan ikinci belediye başkanı Muzaffer Bey (Ergezgin), 1930-1936 döneminde görev yapan üçüncü belediye başkanı Hurşit Süer olarak gösteriliyor, Balkan kahramanı Mehmet Ali Okar‘dan tek bir sözcükle bile bahsedilmiyordu. (3)

Dünya Savaşı döneminde Yeşilköy Tayyare Mektebi önemli bir ziyaret yeriydi. Okul komutanı Mehmet Ali (Okar) Bey (sağdan üçüncü önde) eski bir İttihatçı fedai olduğu için bu göreve pilot olmadığı halde atanmıştı.

Oysa Vikipedi’nin Mehmet Ali Okar‘la ilgili maddesinde Buca belediye başkanı iken TBMM‘nin 3 ve 4. dönemlerinde Artvin, 5. dönemde de Çoruh milletvekilliği, 4. dönemde Divan-ı Riyaset (Başkanlık Divanı) idare memurluğu yapan Mehmet Ali Okar‘ın, TBMM‘nin resmi albümü kaynak gösterilmek suretiyle 4. Mecîdi Nişanı ile Almanya tarafından verilen 2. Sınıf Demir Haç Madalyası sahibi olduğu, evli ve dört çocuk babası olan kahramanın 17 Temmuz 1935 tarihinde öldüğü; ayrıca sanatçı Hande Ataizi‘nin babaannesinin babası olduğu belirtiliyordu. (4) (5)

Buca‘nın ve Buca Belediyesi‘nin bihaber olduğu Buca belediye başkanı Mehmet Ali Okar‘ın gerçekten belediye başkanı olup olmadığını anlamak amacıyla, -şu sıralar yeniden ve iyi ki İzmir Büyükşehir Belediyesi APİKAM Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi şube müdürü olan- tarihçi Dr. Serhan Kemal Saygı‘yı (*) arayıp ona bu durumu anlattığımda, kendisi Mehmet Ali Okar‘ın milletvekili olduğunda TBMM başkanlığına verdiği hal tercümesine bakmanın yararlı olduğunu söyledi ve birkaç gün içinde yaptığı araştırma sonucunda bulduğu eski yazı hal tercümesini bana Türkçe’ye çevirerek yolladı. Böylelikle yazıma da eklediğim bu hal tercümesinin verdiği bilgilere göre aile ismi “Ganizade” olan ve 1296 (1880) yılında Selanik‘te Ömer Avni ile Rabia‘nın oğlu olarak doğan Mekteb-i Harbiye mezunu Mehmet Ali Okar‘ın bağcılık ve tütüncülükle uğraştığı, ihtisasını “askerlik” olarak belirttiği, evli ve dört çocuk sahibi olduğu, Artvin milletvekili olarak seçilmesi ile ilgili mazbatasını 15 Teşrin-i evvel (Ekim) 1927 tarihinde Meclis heyetine sunduğu, milletvekili seçiminden önceki son memuriyetini “Buca Belediye Reisi” olarak yazdığı, hal tercümesinin; yani kendisi tarafından yazılmış özgeçmişinin son bölümündeki ifadenin aşağıdaki şekilde olduğu görülmüştür:

Mehmet Ali Okar tarafından düzenlenip imzalanan tercüme-i hal.

Üç yüz on sekiz senesinde Mekteb-i Harbiye’den piyade zabiti olarak tesanüt ettim. Muhtelif nizamiye avcı takip tabularıyla (?) Selanik küçük (?) zabit mektebinde bölük kumandanlığında bulundum. Harb-i Umumide Ayastefanos Tayyare İstasyon komutanı idim. Malumat icabınca Almanya’ya gönderildim. … Rahatsızlığıma binaen tekaütlüğümü istedim ve tekaüd oldum. Bilahire ziraat ile meşgul oldum. Ve Buca’da belediye reisi idim.” Artvin Vilayeti, Mehmet Ali Bey (İmzası).

Bu hal tercümesi ekindeki “Kanun-ı evvel 1927” tarihli Artvin Vilayeti Seçim Mazbatasında ise, 1296 (1880) tarihinde Selanik‘te doğup Ayestefanos (Yeşilköy) nüfusuna kayıtlı olan ve memuriyet veya sanatı “Buca Belediyesi ziraiden” şeklinde belirtilen Mehmet Ali Okar‘ın 221 seçmene sahip Artvin‘de kullanılan 176 oyun 174’ünü (Merkez Kazası: 72, Şavşat: 61, Yusufeli: 51) alarak Artvin mebusu seçildiği anlaşılmaktadır.

Mehmet Ali Okar‘ın Artvin milletvekili seçildiğine ilişkin mazbata.

Şimdi düşünebiliyor musunuz; nüfusunun çoğu Balkan göçmenlerinden oluşan, bu nedenle Balkan muhacirlerinin, onların çocuklarıyla torunlarının bir araya gelip dernekler, federasyonlar, konfederasyonlar kurduğu; hatta mahalleleri arasında çoğunluğunu Selanik ve Selanik çevresindeki köylerden gelip kurduğu Yaylacık isimli bir mahallenin bulunduğu; ayrıca kurulduğu günden bu yana tarihi Rees Köşkü‘nde faaliyet gösteren Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesindeki Tarih Eğitimi Anabilim Dalı‘nda çalışan ya da eğitim gören birçok akademisyen, öğretmen ve öğrenciyi barındıran bir eğitim kurumu bulunduğu koskocaman Buca ilçesinde, 1902-1915 döneminde Balkan coğrafyasını, 1919-1923 döneminde de Anadolu‘yu koruyup savunmak için mücadele eden bir kahramanın Cumhuriyet‘in ilk yıllarında Buca‘da yaşayıp belediye başkanı seçildiğini, Mustafa Kemal Atatürk‘le İsmet İnönü‘nün kendisini Buca‘daki evinde ziyaret ettiğini, “Okar” soyadını bizzat Mustafa Kemal Atatürk‘ün verdiği ve yine onun isteği üzerine belediye başkanlığını bırakarak Artvin ve Çoruh milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi‘ne girdiğini, dört dönem milletvekili olarak görev yaptığını bilmemek, bu konuda tek bir araştırma yapmayıp tarihe not düşmemek nasıl bir durumdur, nasıl bir duygudur ve nasıl bir vefasızlıktır?

Bu konuda dikkatinizi çekmek istediğim bir konu da, 1923 yılında kurulduğu söylenen Buca Belediyesi‘nin o yıllara ait meclis kararlarıyla diğer resmi belgelerin belediye arşivinde olmayışıdır. Buca Belediyesi‘nde çalışan arkadaşlarıma başvurduğumda son yıllardaki belgelerin, özellikle imar dosyalarının saklanıp dijital ortama aktarıldığını belirtmekle birlikte bu döneme ait belgelerin nerede olduğu bilmediklerini ifade ediyorlar. O nedenle Buca Belediyesi yeni yönetiminin bu hizmet döneminde belediyenin ilk yıllarına ait her türlü resmi ve özel belgeyi müzayede ve koleksiyonlarla sahaflardan toplayıp bir arada getirerek Buca Kasaplar Meydanı‘ndaki Göç ve Mübadele Anı Evi‘nde sergilemesi gerektiğini düşünüyorum.

Ankara‘da doğup baba memleketi İstanbul/Şile, anne memleketi Kastamonu olan bir tarih dostu, 1997’den bu yana kendini “İzmirli” hisseden; üstüne üstlük dedesini Balkan Savaşı‘nın beşinci günü, o coğrafyadan göçmek zorunda kalan insanlar uğruna yitirip tanıyamamış biri olarak karşıma çıkan bu vefasızlık örneği nedeniyle bu soruları sormak görevimdir, hakkımdır diye düşünüyorum…

Ayrıca bu değerli kahramana sahip çıkılıp değer verilmesi, ailesiyle görüşülerek adının yaşatılması, yaşadığı evin bulunup bir anı evi olarak düzenlenmesi ya da önüne bir plaket konulması için Buca Belediyesi‘nin yeni başkanı sevgili Görkem Duman‘la belediye meclisi üyelerinin üzerlerine düşen bu önemli ve öncelikli görevi yerine getirmesi için girişimde bulunmanın üzerime düşen bir görev olduğunu düşünüyor, bu konuda her türlü yardımı yapmaya hazır olduğumu ifade etmek istiyorum…

(*) Tabii ki, yaptığı yardımlar için sevgili Dr. Serhan Kemal Saygı‘ya teşekkürlerimle…

Alıntılar

(1) Yüksel, Ç., 1. Dünya Savaşı Yıllarında Teşkilat-ı Mahsusa, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Denizli, Mart 2019, s.87, 168, 235.

(2) Kurt, E., “Türk Havacılarının Milli Mücadele’ye Katılma Girişim: Maltepe Firarı (7 Haziran 1920), Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı: 60, Bahar 2017, s.129, 134, 135.

(3) https://www.buca.bel.tr/files/CustomWebpages/belediye-baskanlarimiz.html

(4) https://tr.wikipedia.org/wiki/Mehmet_Ali_Okar

(5) “Hande Ataizi’nin Büyük Gururu!“, https://www.sabah.com.tr/magazin/hande-ataizinin-buyuk-gururu-3285159 “Öz babam fanatik tarikatçı”, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/oz-babam-fanatik-tarikatci-39040293

Yararlanılan Kaynaklar

Başaran, S., “Rize’de Genel Seçimler ve Milletvekillerine Dair İstatistikler (1920-1946), Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD), Cilt 5, Sayı 11, Yıl 2018, s.269-293.

Kurt, E., “Türk Havacılarının Milli Mücadele’ye Katılma Girişimi: Maltepe Firarı (7 Haziran 1920), Ankara Üniversitesi Türk İnkilȃp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı: 60, Bahar 2017, s.119-142.

Kitabın tümünü indirip okumanız dileğiyle…