TMMOB İzmir: Yerel muhalefetten iktidara…

Ali Rıza Avcan

Yılar yıllar önce, muhtemelen 1999-2000 yıllarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina‘nın danışmanlığını üstlenen TMMOB Mimarlar Odası genel başkanı rahmetli Oktay Ekinci‘yle yaptığım sohbet sırasında, asıl görevi “mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak” (1) olarak belirlenmekle birlikte merkezi ve yerel iktidarın uygulamalarını izleyip değerlendirmek ve öneriler geliştirmek olan TMMOB‘a bağlı Mimarlar Odası‘nın genel başkanı olarak, bir ücret ilişkisi içinde danışmanlığını yaptığı belediye başkanının kendisinin tüm uyarılarına rağmen kamu yararına aykırı yanlış bir uygulama yapması durumunda nasıl bir davranacağını sorarak, aslında böylesi bir durumun bizim Mimarlar Odası‘ndan ya da diğer meslek odalarından beklediklerimize ters düştüğünü ifade etmeye çalışmıştım.

O tarihlerden bu yana geçen süre içinde ise benim dile getirdiğim bu duyarlılığının aksine TMMOB‘ne bağlı bazı meslek odalarının eski ve yeni yöneticileri belediyelerde genel sekreterlik, genel sekreter yardımcılığı, danışmanlık, daire başkanlığı, koordinatörlük ve şirket yöneticiliği gibi doğrudan belediye başkanına bağlı olup yerel iktidarın gücünü kullanan görevlere gelebilmek için adeta birbirleriyle yarıştılar.

Çünkü Ahmet Piriştina‘dan başlamak üzere Aziz Kocaoğlu ve Tunç Soyer, giderek artan bir yoğunlukla yerel basınla meslek odalarını kendilerine bağlayarak kentteki muhalefeti esir alıp etkisizleştirmeyi öğrendiler; böylelikle, kamu yararını savunup akılcı yol ve çözümler üreten toplumsal muhalefeti bilinçli bir şekilde yok etmeye ya da zayıflatmaya çalıştılar. Bu yöntem bazı meslek odaları için etkili olmasa da yer yer ve zaman zaman kentsel ranta yakın bazı meslek odası yöneticilerini bu yöntemle ikna edip kazanmaları zor olmadı…

Tabii ki böylesine bir esir alma ya da etkisizleştirme yöntemini Karşıyaka uygulaması sırasında fark edip öğrenen Cemil Tugay ise, hem belediye meclisi ve komisyon üyeliklerinde, hem de başkan yardımcılığı, müdürlük ve şirket yöneticiliği gibi görevlerde meslek odalarının eski başkanlarını çevresinde toplamaya, onların koruması altında iş yapmaya, yanlış işler yaptığında onlardan destek almaya özen gösterdi.

Nitekim 2020-2021 yıllarında Mavişehir‘deki değerli arsadaki belediye hissesinin değerlendirilmesinde başka yöntemler varken alıcının belirlediği ucuz bir bedelle Mehmet Cengiz’e satılması olayında, gayretkeş bir meclis üyesinin çabası sonucunda TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi‘nin, oda yönetiminde olan birinin belediyenin kentsel dönüşüm müdürü olması karşılığında kendisini destekleyip arka çıkan bildirisi ile güç kazanmaya çalışmış; ancak, bu bildirinin, yapılan satışın “kent suçu” olduğunu ortaya koyan Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Merkezi‘nin bildirisi ile iptal edilmesi üzerine, belediye ile söz konusu odanın İzmir şubesi arasındaki ilişkinin kirli bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştı. Belediye başkanı Cemil Tugay bu olayın sonrasında daha da ileri giderek bir meslek odasının eski başkanlarıyla birlikte “Karşıyaka Şehircilik Kitaplığı“nı bile açmıştı…

O tarihlerde sadece belediye meclis üyesi olma, danışmanlık yapma ya da üst düzeylerde yöneticilik yapma şeklinde ortaya çıkan bu eğilime dikkat çekmek için, “Belediyelerin meslek odalarıyla ilişkisi” başlıklı bir yazıyı kaleme alarak meslek odası yöneticisi olma güç ve vasfını kullanarak dolgun ücretli görevler için belediyeye transfer olan meslek odası yöneticileri için etik kuralların geliştirilmesi gereğini dile getirmiş, bu önerim nedeniyle danışman olan bir eski meslek odası yöneticisi beni telefonla arayarak kendisinin ne kadar yararlı bir uzman olduğunu kanıtlamaya çalışmış, bu konuyu ele alıp gündeme taşımamdan rahatsız olanlar ise yüzlerini ekşiterek ve “bu konular bizim iç işlerimiz, sizi ilgilendirmez” diyerek memnuniyetsizliklerini ifade etmişlerdi. (2)

Anlaşılan bu önerim iyice anlaşılmamış ya da dikkate alınmamış olacak ki, önce 14 Mayıs 2023 tarihli milletvekilliği genel seçiminde İzmir milletvekili olmaya çalışıp bu işte başarılı olamayınca 31 Mart 2024 tarihli seçimler öncesinde, bir dönem kent ve çevre muhalefeti adına birlikte mücadele edip yol yürüdüğümüz meslek odalarının eski başkanları, yönetim kurulu üyeleri, sekreterleri bu mücadelelerden aldıkları güçle önce CHP‘nin üyesi, ardından da İzmir‘in Konak ve Karabağlar gibi merkezdeki büyük belediyelerinin başkanı, meclis üyesi, başkan yardımcısı, İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP grup sözcüsü, grup başkan vekili, meclis üyesi, başkan danışmanı, şirket yönetim kurulu başkanı ve üyesi, spor kulübü başkanı ve şube müdürü olmaya başladılar. Böylelikle TMMOB İzmir şubelerinin eski yöneticileri muhalefetteyken ya da arafta bir yerlerde beklerken, üyesi olup parti genel başkanı ile diğer üst yöneticilerinin ağzına bakan ve bir sonraki seçimde daha üst mevkilere atlamayı düşünen “siyasetçiler” olarak yerel iktidarın başına geçtiler. Tabii ki daha dün bizlerle birlikte yürüttükleri anti kapitalist toplumsal kent muhalefetini siyasi ya da bürokratik kariyerleri adına unutarak; hatta, bu muhalefetin taleplerine kulak tıkayarak siyasetçilerle ya da kentin egemenleriyle birlikte yeni rollere, yeni işlere soyundular, eskiden söylediklerini, savunduklarını unutmaya başladılar.

Tabii ki, şu an itibariyle, şu anki meslek odası yöneticileri de AKP iktidarıyla ilgili konularda muhalefet ederken, -ne hikmetse- İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin ya da diğer ilçe belediyelerinin yaptığı yanlışlara; örneğin Kültürpark, Basmane Çukuru, Konak Meydanı‘nda yapılacak belediye hizmet binası, Körfez kirliliği ve kokusu ile 1. Kordon‘a deniz baskınlarını önlemek bahanesiyle yapılacak duvar gibi konularda sus pus olup sessizliğe büründüler, onun yerine hangi komitenin ne zaman toplanacağı, hangi mesleki toplantının hangi saatte nerede yapılacağı gibi sadece kendi üyelerini ilgilendiren sosyal medya duyurularıyla adeta AKP‘nin arzuladığı, sadece meslektaşlarının haklarını savunan meslek örgütlerine dönüşmeye başladılar…

Bu durumda tabii ki, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğindeki TMMOB‘un ve ona bağlı meslek odalarının bugüne kadar gelmiş mücadeleler içinde toplumda ve toplumun dinamik kesimlerinde yarattığı saygınlık, sempati ve güvenilirlik gibi duygular, bu dönemin parti yönetiminin izinden çıkmayan yeni “siyasetçileri” olarak tanımaya başladığımız TMMOB eski yöneticileri eliyle yürütülen ve çoğu kez kendi aralarında gruplaşıp rekabet ettikleri anlaşılan izlenimler nedeniyle yok olmaya; hatta kırgınlık, kızgınlık ve öfkeye dönüşmeye başladı… Daha doğrusu, geride bırakmakla birlikte güç aldıkları TMMOB‘ne ve bağlı meslek odalarına zarar vermeye başladı….

Meslek odalarıyla yerel yönetimlerin zaman içinde gelişip dönüşen bu ilişkileri bağlamında, bu gidişle ilerideki yıllarda ortaya çıkacak en önemli sorun, seçimler öncesinde hakkında hiçbir araştırma ve inceleme yapmadan aday oldukları ya da sürpriz bir şekilde kendilerine teslim edilen belediyeler parasızlık, büyük borçlar, kötü yönetim, bilgisizlik, tecrübesizlik, olası olumsuz siyasi gelişmeler ve siyasi müdahaleler gibi nedenlerle başarısız ya da etkisiz olmaları durumunda, kendilerinden ve üyesi oldukları partiden çok, geride bırakıp devamlı destek aldıkları TMMOB‘un kurumsal kimliği ve itibarı üzerinde yaratacakları hasar gibi gözüküyor…

Her ne kadar kendilerini farklı şekillerde savunup haksızlık yaptığımızı söyleyecek olsalar da; bizim dışardan görüp kavradığımız ahvalin bu şekilde olduğuna inanıyorum…

Bu anlamda tüm umudumuz, İzmir‘deki kent muhalefetin eskisi gibi canlı ve etkili kalabilmesi için, TMMOB‘un ve bağlı meslek odalarının, şimdilerde kentin yöneticisi olan eski başkan ve üyelerinden bağımsız bir politika ve tutum geliştirmesi; daha doğrusu, kamu yararını önceleyen bilimsel, tarafsız ve bağımsız bir şekilde halktan yana ve halkla birlikte eski demokratik, kapsayıcı, mücadeleci, eleştirel tutum ve davranışlarını sürdürmesidir…

(1) 6235 Sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu, Madde 2, Erişim Tarihi: 21.09.2024, https://www.tmmob.org.tr/hukuk/yasal-cerceve/6235-sayili-turk-muhendis-ve-mimar-odalari-birligi-kanunu

(2) “Belediyelerin meslek odalarıyla ilişkisi”, www.kentstratejileri.com/2017/05/25/belediyelerin-meslek-odalarıyla-ilişkisi/

Yorum bırakın