Magirus İş Bırakımı
– Gözcümüz vurulmuş, gözümüz kan,
Gözümüz büyük daha.-
İşi bırakmak; kişi ölüme aday mı
Soluğun biraz yok
Dağ ayakların
Ova ellerin yok.
Ah mı, of mu, vay mı,
Yüreğimizdeki ses
Bizden, bütün köylere, bütün yeryüzüne,
Gidip kör kör gelen ses,
Aç günler ay mı
Öylesin uzun
Kavak yükseli değil
Uzüntü uzun.
İşi bırakmak kolay mı
İşi bırakmak
Çoluğu çocuğu nice karanlıklarda
Ekmeksiz bırakmak.
İşi bırakmak bir yalaz tay mı hey
Ki koşar su doğru yıldız doğru
Kopmuş gövdemiz onunla canlanır bir daha
Ki koşar bir aydınlığa doğru.
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Oy Beni
I
Türkiye yaşanmaz oldu!
Her gün bir başka zehir.
Görmedik,
Bir bahçe, bir çiçek, bir şehir,
Görmedik bir gülen,
Hasılı bir ferah, bir rahat:
Uğruna çekilen,
Derttir, mihnettir
Senden yana olduğumuz sebeptir
Kollektif hayat!
II
Türkiye yaşanmaz oldu!
Gel gör halimiz yaman!
Haramiler, bezirganlar elinden
Aman, el aman!
Kesilmiş mümkünüm, çarem
Vay ne hal olmuş vatan!
Güzel yarim Istanbul’dan ne haber?
Dil-Tarih’ten, Emekçi’den, Sendika’dan?
Şiddetin sabahı yakındır
Dayan dizlerim dayan
Enver Gökçe
Urgan ve Yorgan
İnmem ocaklarına,
Kendileri girsin!
Kendileri döğsün demiri erini…
Ocak mı benim, fırın mı benim?
Ekmem arpayı, buğdayı, Ekmem yulafı, çavdarı,
Tarla mı benim, tapan mı benim?
Kömür gözlü üzümleri,
Baldudak incirleri,
Kızyanağı elmaları,
Na’ yersiniz!
Dikmiyorum ağacını, Bellemiyorum toprağını,
Bağ mı benim, bostan mı benim?
Bundan kelli
Üstümü örtmez bu yorgan,
Yükümü çekemez bu urgan! . . .
Mehmed Kemal, Tükenmez (Bütün Şiirleri) Gerçek Sanat Yayın. İstanbul 1990
Güneşli Sabaha Bir Sonnet
hey deli dumrul kim bilir öyküm nasıl bitecek
karşımda değilsin ama görüyorum seni
unutmuş um mavi camdaki gülümsemeni
biliyorum kırmızı güneş bir gün kapımı itecek
yaklaşık yirmi bir yıl gözaltında yürüdüm
şiirlerimi antolojilerin kapılarında durdurdular
hatta yazın erieri bileklerime kelepçe vurdular
oysa benim güzel günleri yazmakla geçti ömrüm
birlikte tırmandık dağları al şafakta
acıları buruşuk kağıtlar gibi rüzgara atmışız
ne ölüm var ne korku yürü dostum toprakta
kitapları yakmışlar insanlara kurşun sıkmışlar
yenileri basılır bebekler büyür anasını satmışız
bizler gitsek de aldırma yanar tepedeki ışıklar
Ömer Faruk Toprak, Tüm Şiirleri, Adam Yayın. İstanbul, 1983
Genel Grev
şehirde ne olduysa birden saatler durdu
sokak lambaları deli sarı patladılar
canavar düdükleri uğulduyordu
üç sehpa kuruldu üç adam asıldılar
genç bir kız bir mavi timsah doğurdu
sessizliği büyütüyor radyo pilonları
dudak dudağa değse yangın parlayacak
bir yıldırım tutuklamış telefonları
musluklarda ıs lıklar sular akmayacak
özgür ve bağımsız sokakta çöp bidonları
bu nasıl şey gerçi kımıldamıyor nabız
dil simsiyah sarkmış gözler buzlu cam
oysa yürek nurdan kocaman bir yıldız
kan hala sıcak iştahlı duman duman
karşıtların birliği mi yaşadığımız
Atilla İlhan
Kavel
İşime karım dedim
karıma kavel diyeceğim
ve soluğumun tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada
güneşe karışmadıkça etim
kavel grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim
ve izin verirlerse istinyeli emekçi kardeşlerim
izin verirlerse kavel grevcileri
ve ben kendimi tutabilirsem eğer
sesimi tutabilirsem
o çoban ateşlerinin parladığı yerde kavel’de
o erkekçe direnilen yerde kavel’de
karın altında nişanlanıp
dostlarımın arasında öpeceğim
nişanlımı kavel kapısında
ve izin verirlerse istinyeli emekçi kardeşlerim
izin verirlerse kavel grevcileri
ilk çocuğumun adını
kavel koyacağım
Hasan Hüseyin, Kavel, Yeditepe Yayınları, İstanbul 1972
Uyan
Hadi uyan
Günışığı çilemeye başladı başucunda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar tüneğinden uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin
Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
Ilkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip ol san da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için
Hadi uyan
Denizi dinle yaşamak desin
Toprağı dinle barışmak desin
Göğü dinle sevişmek desin
Bir plak konmuş gibi gramofona
Işte aşk işte özlem işte savaşmak gücü
Uyan diyor uyansana
Hadi uyan
Sevdiğim uyan
N’olur uyan
Metin Eloğlu