“Yok-yerler” yirmi yıl sonra, güncellenmiş çevirisiyle raflarda…
Marc Augé’nin uzun süredir bulunmayan kitabı “Yok-yerler”, güncellenmiş çevirisiyle, Aykut Köksal’ın genel yayın yönetmenliğinde, Daimon Yayınlarının son kitabı olarak raflardaki yerini aldı. Turhan Ilgaz’ın 1997’de gerçekleştirdiği çeviri, Ergün Akça ve Arbil Ötkünç tarafından güncellendi.
Arbil Ötkünç’ün giriş yazısıyla yayımlanan kitabın arka kapak yazısında, Aykut Köksal şöyle diyor:
“Mimarlık dünyasının son yıllarda en çok tartıştığı kavramların başında ‘yer’ ve ‘mekân’ kavramları gelir. Bu tartışmanın ana eksenini, bu kavramların farklılığı ve modernleşme sürecinde uğradığı dönüşümler oluşturur. Geleneksel dünyada “yer” ve “mekân” kavramları bir fark içermez, geometrik konumuyla tanımlanmış bir yer, öğelerin eşzamanlılığıyla tanımlanmış bir mekân ile örtüşür, başka bir deyişle geleneksel dünyada yer ve mekân özdeştir. Kopuş, modernleşme süreciyle birlikte ortaya çıkar. Ulaşım ve iletişim olanaklarının genişlemesi, öznenin mekânını belirli bir yerin sınırlarının ötesine taşır. Bu kopuşta en keskin kırılma noktasını ise telgrafın bulunuşu oluşturur. Artık öznenin eşzamanlılığı paylaştığı mekânsal bağlam, belirli bir yerin değil telgrafın tanımladığı sınırlar içinde gerçeklik kazanır. Bu sürecin son noktasına ise web ortamının sağladığı yeni eşzamanlılık olanağıyla ulaşılır, artık yeni bir mekânsal bağlam vardır, bu da küresel dünyanın sanal mekânı’dır.
Modernleşme sürecinin yol açtığı dönüşüm, özellikle mimarlığın yerle ilişkisinde ortaya çıkar. Bu değişim/dönüşüm özellikle mimarlığın yerle ilişkisinde ortaya çıkar. Mimarlığı tanımlayan bileşenlerin en başında gelen yer, giderek azalan bir belirleyicilik taşımaya başlar. Modernleşme sürecinin geldiği son noktada (Marc Augé buna ‘üstmodernlik’ diyor), küresel dünyanın getirdiği yeni mimari programlar artık yer’le ilişkiyi tamamen zorunsuz hale getirir. Havaalanları, alış veriş merkezleri, tatil köyleri, otoyollar, stadyumlar vb. konumlandıkları yerle hiçbir ilişki içermeyen mekânlar tanımlamaya başlar. Yer’in belirleyiciliğinin ortadan kalkması, farklı yerlerde konumlanan yapıları konumlarından ve içinde yer aldıkları bağlamlardan koparır, bağımsızlaştırır, bu mekânları sadece programları ve küresel dünyanın tanımladığı kavramlar üzerinden okunabilir kılar. Bu kavramların başında gelen ‘güvenlik’ diğer tüm bileşenlerden daha çok öne çıkar ve öznenin o mekânla kurduğu ilişkinin taşıyıcısına dönüşür.
İşte, küresel dünyanın bu mekânlarını ‘yok-yerler’ olarak tanımlayan Marc Augé, bu kavramsallaştırmasıyla, mimarlık çevrelerinin son yıllarda üzerinde en çok konuştuğu tartışma konularından birini belirliyor.Güncelleştirilmiş Türkçe çevirisiyle, Augé’nin bu kavramsallaştırmayı öne sürdüğü Yok-yerler adlı kitabı, tartışmanın daha da derinlik kazanmasını sağlayacaktır.”