Ali Rıza Avcan
Theophrastos Triantafyllidis (Θεόφραστος Τριανταφυλλίδης) 1881 yılında İzmir‘de (Smyrna) doğdu. Babasının varlıklı bir kuru üzüm tüccarı olması, ressamın sanat kariyerinin ilk yıllarında herhangi maddi kısıtlama olmaksızın sanatı ile ilgilenmesini sağladı.

Triantafyllidis, 19 yaşında kadar İzmir‘de yaşadı. Joseph L. Nalpas tarafından hazırlanan 1893, 1894, 1895 ve 1896 tarihli İzmir ticaret rehberlerinde babası ya da akrabaları olabilme ihtimali bulunan ve Triandafillu, Triandafillidhi, Triandafilidhis, Triandafilides, Triandafilldis, Triabdafilou, Triandafillou, Triandafilos şeklinde yazılıp değişik işlerde ticaret yapan isimler bulunmaktadır.
Theophrastos Triantafyllidis, 1900 yılında Atina‘ya gidip 1907 yılına kadar Güzel Sanatlar Okulu‘nda (daha sonra Güzel Sanatlar Akademisi) resim eğitimi aldı. Daha sonra hocası Giorgios Iakovidis (1852-1932)’in teşvikiyle Münih‘te Ludwig von Löfftz (1845-1910)’ün atölyesinde çalışmalarına devam etti. 1910’da çalışmalarına Paris‘te Louis-Marie Désiré–Lucas (1869-1949)’ın yanında devam etmek üzere Münih‘ten ayrıldı. Ressamın Paris‘te kısa süre kalması, daha sonraki sanat kariyeri için belirleyici oldu. Yunanistan‘a dönmeden önce bile akademiden tamamen ayrılmaya ve zamanının modern akımlarına yönelmeye karar verdi.
1912 yılında, Yunanistan‘ın Selanik, Girit, Epir ve Makedonya‘yı işgal ettiği Balkan Savaşlarına katıldı. 1913 yılında Atina‘ya yerleşerek Tsakalov Caddesi‘nde İstanbul doğumlu ressam Konstantinos Maleas (1879-1929)’la aynı atölyede resim yapmaya başladı. Ressam Nikolaos Lytra (1883-1927) ve arkadaşlarıyla birlikte, 1917’de açtığı ilk sergiyle Yunanistan‘ın görsel sanatında önemli bir kırılma yaratan Tekhni Grubu‘nun kurucuları arasında yer aldı. Bu grubun diğer sanatçıları ressam Konstantinos Maleas (1879-1928), ressam Konstantinos Parthenis (1878-1967), heykeltraş Michael Tombros (1889-1974), ressam Nikolaos Lytras (1883-1927), Nikolaos Othonaios, ressam Odysseas Fokas (1877-1949), ressam Othon Pervolarakis (1887-1974), ressam Pericles Byzantios (1893-1972) ve ressam Stavros Kantzikis (1885-1958) idi. Bu grubun amacı, Başbakan Venizelos‘un, eski Bizans‘ı canlandırmayı hedefleyen Megali İdea projesi çerçevesinde İstanbul ve Ön Asya‘yı işgal etmesini destekleyecek şekilde çağdaş Yunan sanatının son durumunu sergileyerek Batı kamuoyunu etkilemekti. Bu amaç çerçevesinde 1920 yılında açtıkları Paris Sergisi, barındırdığı yetersizlikler nedeniyle büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlanmış, sergi Fransızlarca başarısız bulunmuştu. (1)
9 Eylül 1922’de İzmir‘in ve art alanının Yunan işgalinden kurtulması, Triantafyllidis için ekonomik rahatlığın sonu ve birçok zorluğun başlangıcı oldu. Ressam, babasının mülk gelirlerinin desteğini sonsuza dek yitirmiş ve hezimetle sonuçlanan savaş sonrasında büyük ekonomik ve toplumsal sorunların yaşandığı Atina‘da çok zor koşullar içinde kendi geliriyle geçinmek zorunda kalmıştı. Bu arada kardeşinin Paris‘e kalıcı olarak yerleşme teklifini de reddetmişti.
İzmir‘deki baba mülklerini kaybetmesinin ardından Aiolou Caddesi‘ndeki bir çatı katına yerleşti. 1928’de Atina‘da evlendi ama eşi Aristea düğünden hemen sonra felç geçirdi. Eşinin tedavi masraflarını karşılayabilmek için evini satmak zorunda kaldı ve felçli eşiyle birlikte aynı odada yaşamaya başladı. İki savaş arası yıllarda Kifissos‘ta yaşanan bir sel felaketinde Patisia‘daki atölyesi yıkılmış ve atölyeyle birlikte eserlerinin çoğu da yok olmuştur. Evliliğinden on yıl sonra karısı ölümünden sonra Agios Loukas‘ta Kondou Caddesi‘ndeki küçük bir eve taşındı. İşgal sırasında resim dersleri vererek ve elinde kalan eserleri yüksek fiyatlara satarak hayatta kalmayı başardı.
Theophrastos Triantafyllidis, sadeliğin ve küçük sevinçlerin adamıydı; bu yüzden onu ünlü Yunanlı romancı, öykü yazarı ve şair Aleksandros Papadiamantis‘e benzeterek “Resmin Papadiamantis’i” diyorlardı. Balık tutmayı, atölyesindeki yaşamı ve çalışmayı, arkadaşlarıyla sıcak ilişkileri seviyordu:
“En büyük zevkim, … kapımın çalındığını duymak. Tabii ki kimsenin satın almaya değil, bu tür yanılgılar bana eziyet etmiyor, sadece eserlerimi görmeye ve onlara açıklamaya geldiğine inanmıyorum.” (2)
1954’te sağlığı ciddi şekilde sarsıldı. Ertesi yıl Mavi Haç Kliniği‘nde beş parasız öldü ve cesedi resimlerine konu yaptığı Batı Attika‘daki Menidi‘ye gömüldü. Ölümünün ertesi günü, aralarında Hydra‘lı ressam Perikles Byzantius (1893-1972)’un da bulunduğu bazı arkadaşları, sanatçının küçük mirasını kaydettirdi: toplam 37 tablo. Onlarca yıl sonra sanat tarihçisi Antonis Kotidis, ressamın çeşitli koleksiyonlara dağılmış yaklaşık 200 eserini tespit etti ve inceledi.
Triantafyllidis başlangıçta yanlış bir şekilde etnografik olarak nitelendirilen iç mekân sahneleriyle ilgileniyordu. 1930’dan itibaren, küçük-burjuva dünyasının ve emek dünyasının günlük yaşamının sade sunumuyla karakterize edilen kendi özel tarzını geliştirdi. Bu tür resimlerinde figürler neredeyse soyut ve kontürsüzdür. “Perspektif, oligokromi ve yaratılan sis içinde eriyerek tüm ayrılığı ortadan kaldırır. Bağırmadan modernliktir.” (3)
Pek çok kişi Triantafyllidis‘in çalışmalarını, “Otuz Kuşağı“nda izlenimcilik ve dışavurumculuk arasında sınıflandırır. Ancak kendisi, “yaratıcı olma gücüne sahip olmayanlar okullara aittir” düşüncesiyle herhangi bir sanatsal gruba katılmayı reddetti. Dolayısıyla “Otuzlar Kuşağı“nın temel özelliği olan “Yunanlı olma halinin” dar sınırları dışına çıkan, “kendine özel” bir ressamdır.
Triantafyllidis, 1916’daki ilk sergisinden itibaren kişisel sergi düzenlemeyi reddetti ve yalnızca karma sergilere katıldı. O nedenle fazla tanınmadı. Yunanlı yazar Hara Kiosse‘ye göre, ressam “çalışmalarını tanıtmak konusunda cesur olmasına rağmen, kendi yalnız yolunu izleyerek zamanının Yunan merkezciliğini reddetti” . (4)
Alıntılar
(1) Dimakopoulou, C. (2021) “L’Accent sur le Local : Modernisme et Régionalisme dans l’Art Grec de l’entre-deux-guerres“, Artl@as Bulletin, Volume 10, Issue 2, The Mediterranean of Artist: A Critical Modernity 1880-1945. Erişim Tarihi: 22.09.2023, https://docs.lib.purdue.edu/artlas/vol10/iss2/11/
(2) Γ. Βουτσινάς, 56 έλληνες ζωγράφοι μιλούν για την τέχνη τους, Γκοβόστης, Αθήνα 2000, σσ. 46–50.
(3) Μαρία Μαραγκού, “Φως στο κρυμμένο”, Αρχειοθετήθηκε 2007-09-26 στο Wayback Machine., εφημ. Ελευθεροτυπία, 30 Δεκεμβρίου 2002.
(4) Χαρά Κιοσσέ, “Μια ξεχασμένη περίπτωση: Η πρόσληψη του μοντερνισμού στην Ελλάδα και ένας άγνωστος ζωγράφος του Μεσοπολέμου που αρνήθηκε τον ελληνοκεντρισμό της εποχής του” Αρχειοθετήθηκε 2007-09-29 στο Wayback Machine., εφημ. Το Βήμα, 22 Σεπτεμβρίου 2002.02.
Yararlanılan Kaynaklar
Daşçı, S. (2011) “19. Yüzyılda İzmir’de Dünyaya Gelen Bazı Gayrimüslim Sanatçılar ve Sanatsal Etkinlikleri Hakkında Bir Değerlendirme“, Sanat Tarihi Dergisi, Cilt XX, Sayı 2, Ekim 2011, s.27-44.
















































Yazı Dizimizin Önceki Bölümleri
01. Bogos Tatikyan
İzmir’in unutulan sanatçıları 1 – Boğos Tatikyan
02. Alphons Johann von Cramer
03. Guiletta de Riso
İzmir’in unutulan sanatçıları 3 – Giulietta De Riso
04. Ali Nazmi Bey
İzmir’in unutulan sanatçıları 4 – Ali Nazmî Bey
05. İzak Algazi
İzmir’in unutulan sanatçıları 5 – İzak Algazi
06. Athanase (Thanasis) Apartis
İzmir’in unutulan sanatçıları 6 – Athanase (Thanasis) Apartis…
07. Bedros (Petros) Tıngır
İzmir’in unutulan sanatçıları 7 – Bedros Tıngır
08. Fuad (Fuat) Mensi Dileksiz
İzmir’in unutulan sanatçıları 8 – Fuad (Fuat) Mensi Dileksiz
09. Ovide Curtovich
https://www.kentstratejileri.com/2023/09/14/izmirin-unutulan-sanatcilari-9-ovide-curtovich/
10. Samuel Sinai
İzmir’in unutulan sanatçıları 10 – Samuel Sinai

Merhaba Ali Rıza Bey, “İzmir’in Unutulan Sanatçıları” yazı dizisini ilgiyle takip ediyorum. Yüreğinize sağlık. Umarım bu dizi ilerde kitaplaşır.
Ankara’dan selam ve saygılar
Çetin Güney
BeğenBeğen