“Ȃyȋnesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” ⁽¹⁾

Ali Rıza Avcan

İzmir’de ve Ege Bölgesi’nde devlet, yerel yönetimler ve özel sektör tarafından tasarlanıp uygulanan tüm projelerin çevre değerleri ve kamu yararı açısından izlenip irdeleneceği, daha akılcı ve daha verimli projeler üretilmesi için önerilerin geliştirileceği bir grup sayfasıdır.

Yaşanabilir kentlerin oluşumuna ve kentlilik bilincinin gelişimine katkıda bulunmak, kentin doğal, kültürel ve tarihi değerlerinin korunarak geleceğe taşınması için yapılabilir ve sürdürülebilir fikir, öneriler ve projelerin geliştirilmesi amacı ile kurulmuştur.

Polemik, şikâyet ve sızlanmalardan uzak, kente karşı hak ve sorumluluklarımızı geliştiren, akla ve bilime dayalı önerileri ortaya koyan, farklı kent ve ülkelerdeki uygulamalarla örneklendirilmiş öneri ve fikirlerinizle bize katılmanızı ve katkıda bulunmanızı bekliyoruz.

manifestosu ile 10 Ağustos 2016 tarihinde oluşturulan Kent Stratejileri Merkezi isimli Facebook grubu, üye sayısının fazlalığı ya da çok fazla sayıdaki ilgili ilgisiz paylaşımlar yerine daha az sayıda katılımcının beğenmek ya da da paylaşmak yerine aktif bir şekilde kendi görüş, düşünce, talep ve önerilerini belirlenen kurallar çerçevesinde dile getirmesi amacıyla kurulmuştur.

Ali Rıza Avcan, Göker Yarkın Yaraşlı ve Altan Köse tarafından ortaklaşa yönetilen gruba şu an itibariyle 3.947 kişi üye olup 28 Kasım 2019 tarihinde başlıkları “ayrımcılık yasağı“, “karşılıklı saygı“, “nefret söylemine izin vermeme“, “reklam ve tanıtımlara izin vermeme“, “başka gruplara ait izinsiz paylaşımlar“, “sahte hesaplar“, “grup konusuna bağlı kalma“, “paylaşım tekrarı” ve “kişisel bilgileri koruma” olarak belirlenmiş dokuz ayrı kuralı bulunmaktadır.

Kente, yönetim olgusuna ve yerel yönetimlere dair bilip yaptıklarımı ve düşünüp yazdıklarımı diğer insanlarla paylaşmak amacıyla oluşturduğumuz Kent Stratejileri Merkezi isimli kişisel bloğumu 12 Ağustos 2016 tarihinde oluşturup “Havralar bölgesi İzmir’in inanç-kültür turizmi açısından önemli bir turizm potansiyeline sahip midir?” başlıklı ilk yazıyı 5 Eylül 2016 tarihinde yayınladık.

Kent Stratejileri Merkezi bloğunda bugüne kadar yazılan toplam 819 yazı öncelikle “Kent Stratejileri Merkezi“, “Şehir Hakkı“, “Haydi Karşıyaka!” isimli Facebook gruplarıyla kendime ait Facebook sayfasında; ayrıca, Kent Stratejileri isimli Twitter, Kent Stratejileri Merkezi isimli Instagram sayfalarıyla bana ait olan Linkedin sayfalarına link verilmek suretiyle yayınlanmış olup 294 adet düzenli okuyucu tarafından takip edilen bu yazılar, aradan geçen 5 yıl 9 ay 29 günlük sürede toplam 364.295 kez görüntülenip okunmuştur.

Kent Stratejileri Merkezi isimli Facebook grubunda katılım onaylanan herkesin geniş bir demokrasi anlayışı çerçevesinde grup kurallarına uymak koşuluyla her çeşit ve düzeydeki görüş, düşünce, öneri ve talebi paylaşması mümkün olmakla birlikte bugüne kadar çoğunluğunu AKP’li trollerin oluşturduğu toplam 82 kişi doğrudan doğruya yöneticiler ya da şikayette bulunan diğer üyelerin talebinin doğru bulunması nedeniyle engellenmiştir.

Bir kişisel blog, üç ayrı Facebook grubu, 1 kişisel Facebook sayfası, 1 Twitter, 1 Instagram ve 1 Linkedin hesabı bütünlüğünden oluşan Kent Stratejileri Merkezi bugüne kadar sadece İnternette ya da sosyal medyada yazıp paylaştığı yazı ve mesajları dışında toplantı ve televizyon programlarında konuşmacı, toplumsal eylemlerde katılımcı, “Akdeniz Kentleri Ağı“, “Ege Belediyeler Birliği“, “İzmir Kent Konseyi Yönerge Hazırlığı“, “İzmir Ulaşım Ana Planı” gibi konularda hazırlayıp merkezi yönetimle yerel yönetimlerin yöneticilerine ilettiği raporlarla, A3 Haber isimli İnternet gazetesine araştırma boyutunda destek vererek, Kültürpark Projesi, Çeşme Turizm Projesi gibi kent suçlarına karşı çıkıp mücadele ederek, İzmir Körfez Geçiş Projesi, Kaybolan Belediye Tabloları, TARKEM ve Seyyar Satış Yönetmeliği gibi onlarca sorunda davalar açarak yer almış; böylelikle yaşadığımız kentin geleceğini belirlemek amacıyla ve İzmir’in daha iyi yönetilmesi için çaba harcamış, mücadele etmiştir.

Gelelim bugünkü yazımızın konusuna…

Bugünkü yazımızın konusu uzunca bir süredir TARKEM A.Ş. isimli soylulaştırma şirketinin genel müdürlüğünü yapan Sergenç İneler isimli genç bir arkadaşın kendisine ait Facebook sayfasında şahsım ve Kent Stratejileri Merkezi isimli Facebook grubu hakkında yazdıkları ile bu paylaşımı bahane ederek o paylaşımın altına yazılan görüşlere ait olacak. Ele alıp tartışmaya çalışacağım paylaşım ve bu paylaşım bahane edilerek yazılanlar (paylaşımdaki yazım hatalarına dokunulmamıştır) şu şekilde;

#kentstratejilerimerkezi diye bir facebook grubu var, o grupta Kemeraltı hakkında yazılanlara sürekli cevap verdiğim, bilgilendirme yaptığım için bundan 6 ay önce engellendim.

Kendisini demokratik olarak nitelendiren grubun yöneticisi Sayın Ali Rıza Avcan’a bugün bunu düzeltmesi talebimi ilettiğinde bana aynen şunu yazdı:

“Ben ve benim gibi düşünenler de, belediyenin ve sermayenin beslediği havuz medyasında, değil cevap hakkı, söz hakkımızı bile kullanamıyoruz… Bırak, sizin ya da adına çabaladığın yerel ve merkezi iktidar ile sermayenin de cevap hakkının olmadığı bir yer olsun…”

Ben de ona şunu yazdım:

“Demokratik gelmiyor bu bana. Yani insanları çalıştıkları yada maaşını aldıkları kuruma gore kategorize etmek ve engellemek benim sizlere yakıştırabildiğim bir davranış değil. Özünde ben de bir emekçiyim, insanları geçmişlerine, ait oldukları yere göre bu şekilde engellemek, değil cevap hakkı bu şekilde “arkalarından” atıp tutmak gerçekten sizlere olan tüm saygımı zedeliyor. Tabi bu saygının biraz olsun anlamı sizin için varsa…

Yoksa, zaten diyecek bişeyim yok.

Biz küçükken mahallede mustafa vardı, en güzel meşin top onundu, ama futboldan zerre anlamazdı. “Top benim, ben yoksam oynatmam” derdi. Bence büyüdük Ali Rıza Abi, siz de ben de büyüdük🙏🏻

Yaşım 40, benden yaşça büyük yada küçük insanların geçmişine ve tecrübelerine daima değer veririm. Ama görüyorum ki, sanırım insanlar ikiye ayrılıyorlar, bunu hakedenler ve haketmeyenler…

Benim bu davada herkese, her bireyin tecrübesine inancım çok, eğer Kemeraltı’nın UNESCO süreci ile bilgi almak isteyen olursa, son 2 yılda neler yaptığımızı kendilerine istedikleri yerde istediği şekilde sunum yapabilirim…

Sevgi ve İçtenliğimle….

Sergenç

Mustafa Yenihayat: “Sergenç boşver .bu kişileri değiştiremessin, önemli olan yeni neslin ne istediği.Geleceği yönlendirecek yeni nesil, Bahsettiğin grUp bu kafayla bu şehre hiçbir strateji üretemezler çünkü zamanın çok gerisinde bir ideoloji içerisindeler..Havuz medyasından bahsetmş ya, grupta belediyeleri sürekli eleştiren ve CEHAPE diyen üyeleri Yataganı da engellesin de görelim, söylediklerine inanalım..Gökdelenlere karşılar ama Evora projesine birşey dediklerini duymadım..

Türk Gündüz Kapancıoğlu: “Sergenc tepkinde gerekcende haklısın..

Esra Yılmaz Keskin: “Sergenç, çok haklı bir cevap olmuş.🙏

O facebook grubu, bilmeden etmeden kentteki her şeyi ama herşeyi eleştiriyor. Daha eleştirmedikleri herhangi birşey görmedim.

Hatta eleştiri basit kalır. Çünkü her vatandaş eleştiri hakkına elbette sahiptir. Ancak eleştiri yeri geldiğinde olumlu, yeri geldiğinde olumsuz yapılır. Ancak oraya yazdıkları hep kenti, yapılanları kötülemek adına! Ve eğerki senin cevaplamanı dahi yayınlamıyorlarsa, sanki çok adaleti savunur gibi davrandıkları için gerçekten ironik bir durum olmuş.

Gel sen düzenle bakalım bütün kenti desen ne yapabilecekler acaba!?!

Uzaktan atıp tutması kolay elbet…

Ve çok sevdiğim bir söz var. “Herşeyi bildiğini sananlar aslında hiçbirşey bilmiyordur…”

İbrahim Yüncü: “Doğru yolda ilerlemeye devam …

Ertuğrul Susup: “Yola Devam.Her şeye karşı.”

Sergenc Ineler: “Adım adım dünya mirasına gidiyoruz. Sonuç ne olursa olsun, “elimizden geleni yaptık” diyebilmek adına bunca çalışma ve özveri…

Orhan Beşikçi: “Dün, Ali Rıza Avcan’la birlikte yürürken lüks bir otelin duvarında uzun süredir göremediğimiz Prof. Şadi Çalık heykelini görünce sevindik, ancak sevincimiz bir anda kaygıya dönüştü, heykelin yakın mesafeden duvara monte edilmesi sakıncalıydı…Saat Kulesinin bakır alemlerini, musluklarını, Ali Paşa Şadırvanı’nın kurşun kaplamalarını, eski İzmir evlerinin kapı ve pencerelerini, Gazi heykelinin rölyefinde bulunan askerin tüfeğini çalanlar bu heykele zarar verebilirlerdi. Ali Rıza Avcan, İzmir’de kayıp heykeller ve tablolar konusunda araştırma yapan, mahkeme sürecini başlatan kişidir. Birden hareketlenip otele girdi ve otel yöneticilerini heykel konusunda uyardı. Koca kentte heykelin yol mesafesinde de asılmasını kendisine sorun eden kaç kişi var? Yakından tanırsanız, bilge, öğretici ve naif tarafını hemen keşfedersiniz. Eleştiri yapmak deneyim, bilgi ve cesaret ister, beğenin beğenmeyin Ali Rıza Avcan tanıdığım en iyi araştırmacılar dan biridir…

Sergenc Ineler: “Orhan Beşikçi abi, ben Ali Rıza Abi nin araştırmacı kişiliğine, savunduğu davaya hiçbir şey demem, diyemem. Ancak bugüne kadar en ufak bir saygısızlık etmedigim grupta bana karşı yaptığı anti demokratik engelleme hareketini kınadığımı belirttim.

Truva Atı: TARKEM

Bu paylaşımı yapıp yukarıda isimleri yazılı isimlerden destek alan TARKEM Genel Müdürü Sergenç İneler‘i kendi ağzından tanımak istediğimizde ise, TARKEM isimli soylulaştırma şirketinin İnternet sayfasına bakmamız gerekir:

1981 yılında İzmir’de doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini İzmir Özel Saint Joseph Fransız Lisesi’nde burslu olarak tamamladı. Ardından Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne Felsefe okudu. Üniversite eğitimi sırasında Avrupa Birliği projelerinde eğitmen olarak görev yaptı ve DPT bünyesindeki Türk Ulusal Ajansı’nın kurulumunda eğitmen olarak görev aldı. Kısa bir süre Strasbourg’ta Avrupa Konseyi’nde de çalıştı. 2006 yılında tekrar Türkiye’ye döndü ve Dünya Bankası ile çalışmaya başladı. 3 yıl süre ile Gençlik Sosyal Gelişim Programı’nda Hibe Yöneticisi olarak görev aldı. Ardından askerlik görevini İskenderun’da tamamladı ve askerlik sonrası İzmir’de bir tütün şirketinde üst düzey yönetici olarak görev almaya başladı.

Bu görevinden Kasım 2017’de ayrıldıktan sonra TARKEM ailesine katılarak önce ORKEM Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi ve 2018 Ocak’tan itibaren de TARKEM Genel Müdürlüğü görevini yürütmekte. Yine Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Felsefe Yüksek Lisans ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde Mühendislik İşletmeciliği olmak üzere iki yüksek lisans programını yüksek şeref öğrencisi olarak başarıyla tamamladı.

Erim ve İçim isminde iki çocuğun babası, Filiz Morova İneler’in eşi. Çok çeşitli sivil toplum kuruluşun da aktif üyesi. Tarihi Alan’da onun için en önemli husus; katılımcılık, iyileştirme ve kalkınmadır.

Bu tanıtım metnine, benim Sergenç İneler‘den devamlı duyduğum, -muhtemeldir ki Kemeraltı ile kendisi arasında duygusal bir aidiyet oluşturmak amacıyla anlatma ihtiyacı duyduğu- hekim olan babasının 2. Beyler’deki muayenehanesi nedeniyle Kemeraltı ile eskiden beri aşina olduğu bilgisini de ekleyebilirim.

Bu yazılı metinlerden de anlaşılacağı üzere, TARKEM Genel Müdürü Sergenç İneler daha önce üyesi olduğu Kent Stratejileri Merkezi‘nden, kendi ifadesiyle anti demokratik bir şekilde çıkarılarak “engellenmiş” olmasını kendi Facebook arkadaşlarına anlatarak bu engellemenin kaldırılmasını talep etmektedir.

Bu kez de gelelim bizim; yani Kent Stratejileri Merkezi cephesinin söyleyeceklerine ve vereceği bilgilere…

1. Benim Sergenç İneler ismi ile ilk tanışıklığım, Yaya Derneği‘ni kurduğumuz ve bu derneğin kurucu başkanı olduğum 2018 yılına rastlar. Yaptığımız bir yönetim kurulu toplantısında, kurucu üyelerimizden Utku Cihan arkadaşımızın Sergenç İneler‘den aldığı üyelik talep formunu yönetim kuruluna sunması sırasında, benim TARKEM‘e olan muhalefetim nedeniyle, “Ali Rıza Bey, sanırım Sergenç’in üyeliğine karşı çıkarsınız; hoş karşı çıksanız da, Sergenç kapıdan kovulsa da bacadan girer” demesi üzerine, “aksine, bir TARKEM muhalifi olsam da, demokratik anlayışım nedeni ile üye olmasına karşı çıkamam” diyerek 21 numaralı üyeliğini kabul etmemizle sonuçlanmış; ancak, bu “kapıdan kovma, bacadan girme” yorumu nedeniyle tanımak istediğim Sergenç İneler‘i ve ekibini, Abacıoğlu Han‘ndaki ofislerini ziyaret ederek yaptıkları sunumu izleyip çayları içerek tanımıştım.

2. TARKEM‘e yaptığım ilk ziyarette benden, Kemeraltı ile ilgili harita, plan, kroki ve illüstrasyonlar konusunda yardım istendiği için uzun yıllardır biriktirdiğim Kemeraltı harita, plan, kroki ve illüstrasyonları TARKEM‘e yaptığım ikinci ziyarette teslim ederek, TARKEM‘in ilk genel müdürü Sibel Yıldırım Ersin zamanında talep edip de alamadığım; hatta talep ettiğim raporun yazarı Murat Güvenç‘le yaptığım telefon görüşmesinde, raporun elektronik posta ile bana gönderilmesi konusunda anlaşmış olmamıza karşın; TARKEM‘in araya girmesi nedeniyle bana gönderilmeyen, TARKEM‘in 2013 Yılı Faaliyet Raporu’nun 20. sayfasında adı geçen İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi ve Şehir Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Murat Güvenç‘e ait “2013 Stratejik Planlama Amaçlı Kent Araştırmaları Raporu”nu istemiş ve bu talebimi sonraki tarihlerde sözlü olarak birçok kez yinelemiş olmama karşın, bugüne kadar ne teslim ettiğim plan, harita, kroki ve illüstrasyonları geri alabildim ne de istemiş olduğum raporu temin edebildim.

Bu anlamda TARKEM‘in yardım isterken ya da alırken son derece iştahlı ve istekli; ancak, kendisine ait bilgi ve belgeleri kamuoyu ile paylaşma konusunda da o derece isteksiz ve hevessiz olduğunu söyleyebilirim.

3. Ayrıca TARKEM‘in kuruluşu ile ilgili ana sözleşmede ve sermayenin 3.200.000.- liradan 10.000.000- liraya çıkarılması ile ilgili sözleşme değişikliğinde, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi marifetiyle duyurulan ortakların sayısı ve kimlikleri ile ilgili bilgilerin güncellenmiş halini izleyen yıllarda birçok kez talep etmiş olmama karşın; TARKEM‘in güncellenmiş ortak bilgileri verilmemiş; üstüne üstlük her ikimiz de şirket genel kurullarına tüm ortakların katılmadığını ve hatta bazı ortakların vekilleri marifetiyle temsil edildiğini bilmemize karşın, TARKEM Genel Müdürü Sergenç İneler, “Ali Rıza abi, genel kurula gel orada ortakları ve onların imzaladığı hazirunu görürsün” diyerek şirket ortaklarının kimler olduğunu ısrarlı bir şekilde paylaşmaktan sakınmıştır.

4. 25 Mart 2020 tarihinde Kent Stratejileri Merkezi üyesi olan Sergenç İneler, iddia ettiği gibi 6 ay önce değil, 15 Nisan 2021 tarihinde; yani 3 Temmuz 2022 tarihinden 1 yıl 2 ay 19 gün önce Kent Stratejileri Merkezi üyeliğinden çıkarılıp engellenmiştir. Ayrıca bu engellemenin kaldırılması ile ilgili mesajların yazıldığı gün; yani iddia ettiği gibi “bugün” değil, aşağıdaki WhatsApp görüşmeleri trafiğinin gösterdiği gibi 16 ve 19 Nisan 2021 ile 15 Ağustos 2021 ve 19 Ocak 2022 tarihleridir.

Ayrıca üyelikten çıkarılıp engellenme nedeni, iddia edildiği gibi, “Kemeraltı hakkında yazılanlara sürekli cevap vermesi, bilgilendirme yapması” ile değil, genel müdürü olduğu TARKEM ve icraatları ile ilgilidir. Kent Stratejileri Merkezi isimli Facebook grubu üyeliğinden çıkarılmasının asıl nedeni, diğer grup üyelerinin, başında bulunduğu TARKEM isimli şirket ve uygulamaları ile ilgili eleştirel paylaşımlarına devamlı olarak “yalan“, “yanlış” ya da “eksik” diyerek karşı çıkması; böylelikle, TARKEM hakkında görüş belirten grup üyelerinin görüş, düşünce ve eleştirilerini dikkate almayıp kötülemesi, bu tür üyeler sanki yalan söylüyorlarmış gibi yanlış bir izlenim yaratmaya çalışması ve kendisinden talep edildiği halde “yalan“, “yanlış” ve “eksik” dediği hususlarla ilgili bilgilerin doğrusu ya da bütünü hakkında bilgi vermekten kaçınmasıdır. Nitekim, kendisi bu şekilde çatıştığı bazı grup üyeleri tarafından, bırakın grup üyeliğini, o üyelerin şahsi hesapları üzerinden de engellenmiş durumdadır.

TARKEM genel müdürü Sergenç İneler‘in, gerek Kent Stratejileri Merkezi isimli Facebook grubundaki, gerekse üyesi olduğu WhatsApp gruplarındaki tavrı, reklam sektöründe sıklıkla karşımıza çıkan gerilla pazarlama yöntemlerini hatırlatmakta; bu çerçevede, istediği her ortam ya da platformda var olmaya çalışmakta, kendisine yer verilmediği takdirde bunu demokratik bulmadığını ifade edip kendine yer açmaya çalışmakta, kendisine fırsat verildiği takdirde de öncelikle kendi şirketini ve faaliyetlerini önceden hazırlanmış fotoğraf, video ve anlatımlarla tanıtmaya önem verip bulunduğu ortamı, o ortamın ilkelerini ve o ortamdaki aktörleri dikkate almadan TARKEM‘in reklamını yapmaya çalışmakta, TARKEM‘in zararına olabilecek her şeye karşı adeta bir jandarma gibi uyanık olup engelleyen, en azından kötüleyip küçümseyen bir tarzı izlemektedir. Yazdığı mesajda da ifade ettiği gibi, TARKEM hakkında yazılıp çizilenlerden haberi olmasa bile kendisine haber verip uyaran bir iletişim ağı bulunmaktadır. Zaten adından anlaşılacağı üzere; yapılan iş, nizami savaşlar için önceden belirlenen insani kural ve kaideleri dinlemeden ve hiçbir kural ve kaideye bağlı kalmadan vur-kaç taktiği ile savaşan gerilla ve gerilla savaşlarını anımsatmaktadır…

Oysa, Kent Stratejileri Merkezi‘nin 28 Kasım 2019 tarihinde belirlenmiş kurallarının “Karşılıklı saygı” başlıklı 2. maddesine göre, “tartışmalarda samimi bir ortam oluşturmak hepimizin sorumluluğudur. O nedenle herkese saygılı davranmak grubumuzun temel kurallarından biridir.” demekte, tüm üyeler bu kural üzerinde oybirliği ile anlaşmaktadır.

Bu kural çerçevesinde, grup üyelerinin TARKEM ve uygulamaları ile ilgili değişik kaynaklardan edindiği bilgi, izlenim ve yorumların Sergenç İneler tarafından “yalan“, “yanlış” ya da “eksik” olarak nitelenip doğrusu hakkında bilgi verilmemesi ya da yanlış ya da eksik olanın ne olduğunun açıklanmaması, TARKEM hakkında paylaşım yapan, bu paylaşımları beğenen ve kendi arkadaşları arasında paylaşan diğer grup üyeleri tarafından saygısızlık olarak nitelendirilmiştir. Nitekim diğer grup üyelerinin Sergenç İneler‘in bu çıkışlarına karşılık yaptığı şikâyetler de bu gerçeği doğrulamaktadır. Şayet Kent Stratejileri Merkezi ve yönetimi, iddia edildiği gibi anti demokratik bir tutum içinde olsaydı başlangıçta Sergenç İneler’in grup üyesi olması talebini kabul etmez, onu grup dışında tutmayı tercih ederdi. Oysa böyle yapılmamış, Sergenç İneler grup kurallarına uyduğu sürece ya da grup yönetiminin demokratik hoşgörüsü çerçevesinde uzun bir süre grup üyesi olarak kabul edilmiş, ta ki üyelerden gelen şikâyetler ve paylaşımlarındaki saygısızlığı sürdürmesi üzerine grup üyeliğinden çıkarılmıştır.

Kendisini grup üyeliğinden çıkarılıp engellediğimiz için, grup üyesi olduğu süre içinde grup yöneticilerinin ve diğer grup üyelerinin TARKEM ile ilgili paylaşımlarına yaptığı “yalan“, “yanlış” ya da “eksik” şeklindeki yorumlarını, o zamanlar kaydedilmiş bir görselle sizlere göstermem mümkün olmamakla birlikte; dün itibariyle, Kent Stratejileri Merkezi‘nin resmi Facebook sayfasında İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin Basmane Pazaryeri Mahallesi‘nde yapmak istediği Cittaslow Metropol uygulaması ile ilgili yazımın altına yazdığı yorumla adeta bana yardımcı oldu diyebilirim. Aşağıdaki görselde de görüleceği üzere, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ilgili bir yazıya “yazıda eksik, çarpık, yanlış bilgiler var” diyerek orada yazılıp çizilenleri itibarsızlaştırmaktan, kötülemekten kendini alamamış ve böylelikle benim anlatmak istediğim müdahalenin güzel ve güncel bir örneğini vermiş.

Hepimizin bildiği gibi, Facebook grupları Facebook yönetimi tarafından oluşturulmuş karşılıklı bir iletişim oyunun kuralları çerçevesinde faaliyet göstermektedir. Facebook‘un, bu kurallar çerçevesinde grup yönetimine tanıdığı yetkilerden biri de, bir Facebook üyesini gruba üye yapmak ya da üyeliğine son vererek gruptan çıkarıp engelleyebilmektir. Facebook‘un bize tanıdığı haklar çerçevesinde, birinin Facebook grubuna üye yapılması ne ölçüde olağan ve demokratik ise, o gruptan çıkarılıp engellenmesi de o ölçüde olağan ve demokratiktir. Çünkü oyunun kuralları önceden bu şekilde belirlenmiştir ve hepimiz bu kuralları önceden kabul ederek o oyunu oynamaya başlarız.

Kent Stratejileri Merkezi, bu çerçevede üyelerinin demokratik haklarına saygı duyan ve düşüncelerini paylaşıp kurallar çerçevesinde tartışmak isteyenlerin özgürlüklerine müdahale etmeyen; aksine, bu özgürlüğün daha da gelişip güçlenmesini savunan bir Facebook grubudur. Bu anlamda, TARKEM genel müdürü Sergenç İneler‘in grup üyeliğinden çıkarılıp engellenmesi, grup içi demokrasi ile değil, grup içi karşılıklı saygı ilkesine uymayışı nedeniyle, diğer üyelerin şikayetleri doğrultusunda alınmış ortak bir karardır.

5. Ayrıca Kent Stratejileri Merkezi grubunun bazı üyeleri, İzmir‘in “İzmir Tarihi Liman Kenti” adıyla UNESCO Geçici Dünya Mirası Listesi‘ne girmesi ile ilgili görev, yetki ve sorumluluğun İzmir Büyükşehir Belediyesi yerine Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hukuka aykırı bir şekilde, soylulaştırma amaçlı bir yatırım şirketi olan TARKEM‘e verilmiş olmasına karşı çıkıp, TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi tarafından açılan davaya müdahil olmuşlardır. Bu anlamda davaya müdahil olan ya da olmayan grup üyeleri, TARKEM‘in AKP iktidarı ve onun yandaşlarıyla, Çeşme Turizm Projesi üzerinden kurduğu yakın ilişki ve işbirliği çerçevesinde edindiği bu ayrıcalığa karşı olup; bunun bir “kent suçu” olduğuna inanmakta, “kent suçu“na ortak olan, bu suçu işleyen ya da bu suçun işlenmesine katkıda bulunan kurum ya da kişilerin grupta yer almamasını talep etmektedir.

6. Son olarak, Abacıoğlu Han‘daki bir karşılaşmamız sırasında, tüm iyi niyetimle “bakın, İzmir ve İzmir’in geçmişi hakkında böylesine kaliteli bir araştırma, inceleme ve değerlendirme var, bunu okuyun” diyerek sevgili hocam rahmetli Prof. Dr. Mübeccel Belik Kıray‘ın 1972 tarihli “Örgütlenemeyen Kent, İzmir” isimli kitabından bahsedince, o kitabı edinmek istediğini söyledi. Ben de kitabın e-kitap versiyonunu WhatsApp üzerinden kendisine gönderdim. Bana, “bu kitabı dağıtabilir miyim?” diye sorduğunda da paylaşabileceğini söyledim. Ancak daha sonra o e-kitabı alan dostlarımdan, dağıtım sırasında kitabın benden alındığı hususunun, nezaketin bir gereği olarak dile getirilmediğini öğrendim.

Gelelim Sergenç İneler‘in kendi şahsi sayfasında yazdığı bu iddialara verilen yanıtlara…

Öncelikle sevgili dostum Orhan Beşikçi‘ye benim hakkımda yazdıkları için teşekkür etmek isterim…

Sergenc tepkinde gerekcende haklısın…” diyen Gündüz Kapancıoğlu ile paylaşımlarını beğendiğim için uzun bir süredir izlemekle birlikte “Yola Devam. Her şeye karşı.” şeklinde görüş belirten Ertuğrul Susup‘u ise vicdanları ile baş başa bırakmayı tercih eder, TARKEM ve Sergenç İneler hayranı bazı ‘monşer‘leri ise “sanki hiç yoklarmış gibi” dikkate almamayı tercih ederim…

Asıl cevap vermek istediğim kişiler ise uzun bir methiye yazan Konak Belediye Meclisi üyesi ve İmar Komisyonu ile Kentsel Dönüşüm Komisyonu başkanı olduğunu öğrendiğim mimar Esra Yılmaz Keskin ile Mustafa Yenihayat isimli kişiye yönelik olacaktır.

Esra Yılmaz Keskin, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden 2012 yılında mezun olmuş genç bir yüksek mimar… CHP’nin 2019 yerel seçimlerle ilgili aday adayları listesinde yer almadığına göre genel merkez tarafından dışarından belirlenmiş bir belediye meclisi üyesi… Muhtemelen 90’lı yılların ikinci yarısında doğup bizlerin İzmir‘in, Alsancak‘ın, Kemeraltı‘nın ya da Basmane‘nin sorunlarıyla ilgilendiğimiz tarihlerde ilkokulda ya da lisede ödevlerini hazırlayan bir öğrenciydi… Üstüne üstlük Konak Belediye Başkanı Abdül Batur‘la aynı meslekten; yani, meslektaş.,

Kent Stratejileri Merkezi hakkındaki olumsuz görüşlerini belirten yüksek mimar Esra Yılmaz Keskin bizim; yani Kent Stratejileri Merkezi‘nin kentteki her şeyi bilmeden etmeden her şeyi eleştirdiğimizi, eleştiriyi kendince olumlu ya da olumsuz eleştiri diye ikiye ayırarak kentte yapılan her şeyi kötülediğimizi iddia etmekte ve uzaktan atıp tutmanın kolay olduğunu söyleyerek bizlerin gelip kenti düzenlememizi istemektedir. Ardından çok sevdiğini ifade ettiği “Herşeyi bildiğini sananlar aslında hiçbirşey bilmiyorlar” sözünü hatırlatmaktadır.

Sayın Esra Yılmaz Keskin, her şeyden önce şunu ifade edeyim ki, “herşey” ve “hiçbirşey” sözcükleri sizin yazdığınız gibi birleşik değil; Türk Dil Kurumu ve Dil Derneği kılavuzlarına göre “her şey” ve “hiçbir şey” şeklinde ayrı ayrı yazılır.

İkincisi, eleştirinin olumlusu ya da olumsuzu diye bir şey olmaz. Biraz zahmet edip, Vikipedi isimli dijital ansiklopedilere baktığınızda bile, eleştiri sözcüğünün, “bir kişi, eser ya da konuyu doğru ve yanlışlarını göstererek anlatmak amacıyla yazılan kısa metinler” olarak tanımlandığını, “sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz hem yapı yönünde açıklayan, başarılı ve başarısız ya da değerli ve değersiz yönlerini gösteren, bunları örneklerle somutlayıp belirten yazılar” olduğunu öğrenip, eleştiri yapmanın öncelikle eleştirisi yapılan şeyin ciddiye alınması demek olduğunu, bir eleştirinin içinde hem doğru/olumlu, hem de yanlış/olumsuz değerlendirmelerin yer alacağını, bu içkinlik ya da bir arada olma halinin dış dünyanın ve insan düşüncesinin diyalektik yapısından kaynaklandığını; ayrıca yapılan her eleştirinin farklı bir öneri geliştirmek olduğunu da anlayıp öğrenirsiniz. O nedenle size önerim, eşinizle birlikte işlettiğiniz mimarlık ofisinizde müteahhit ve taşeronlardan gelen projelere bakıp para kazanmanın dışında, analitik düşünebilmeyi ve doğru konuşup yazmayı öğrenmek için felsefe, mantık ve dilbilim ile ilgili okumalar yapıp bu tür kötü paylaşımlar yapmamanızdır.

Ayrıca Konak Belediye Meclisi üyesi, Kentsel Dönüşüm Komisyonu ve İmar Komisyonu başkanı olarak yakın zamanda kabul ettiğiniz halde TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi; yani üyesi olduğunuz meslek birliğine ait bir meslek odasının İzmir 4. İdare Mahkemesi‘nde açtığı davayla iptal edilmiş olan 1/1000 ölçekli Gültepe ve Beştepeler Kentsel Dönüşüm Planlarının sizin için kötü olan akıbetlerini hatırladığımızda, bir meclis üyesi olmanın dışında imar ve kentsel dönüşüm gibi önemli iki komisyonun başkanı olarak hazırladığınız planlarda, söz konusu mahkemenin belirttiği üst planlara uygunluğun, kişi başına düşmesi gereken donatı alanlarının, şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarının ve kamu yararı ilkesinin dikkate alınmayışı nedeniyle söz konusu planların mahkeme tarafından iptal edildiğini; bu açıdan, sebep olduğunuz zaman ve emek kaybı ile israf niteliğindeki kamu zararı nedeniyle bizlerin yapacağı eleştirileri fazlasıyla hak ettiğinizi söyleyebilirim.

Ayrıca benden kendisine ufak bir uyarı olarak, TARKEM cephesine sahip çıkıp onları böylesine savunurken, aslında TARKEM‘den ve TARKEM‘cilerden pek haz de almayan kendi başkanının da bu tutum hakkında ne düşüneceğini bir tahayyül etsin derim…

Bence mahalli seçimlerle kamusal görevler üstlenen sizin gibi meclis üyelerinin, başka kişi ya da kurumları değerlendirip eleştirirken biraz daha sakin, dikkatli ve özenli olması, önce kendine, kendi yetersizlik ve beceriksizliklerine bakıp ona göre konuşup yazması gerekir. Eee, ne de olsa sizin söylediğiniz gibi “her şeyi bildiğini sananlar, aslında hiçbir şey bilmiyordur” Bu arada size tiyö de vereyim; bu sözün aslı ünlü Antik Yunan Filozofu Sokrates‘e ait olup; doğrusu “Bildiğim bir şey var, o da hiç bir şey bilmediğimdir” şeklindedir.

Gelelim 7 ay önce Kent Stratejileri Merkezi’ne üye olan Mustafa Yenihayat isimli arkadaşımızın yazdıklarına, özellikle de Evora inşatla ilgili olarak söylediklerine…

Sayın Mustafa Yenihayat, siyasal ve toplumsal anlamda bir öğreti oluşturup; herhangi bir toplumsal sınıfın, yönetimin ya da siyasal partinin davranışlarına yön verip yol haritasını oluşturan düşünceler bütünü anlamına gelen ideolojiler eskimezler; aksine, değişen koşullara ve akan zamana göre değişip dönüşürler. Klasik Liberalizm, Neoliberalizm, Marksizm, Teokrasi, Anarşizm ve diğerleri bu anlamda değişip dönüşen, gelişen zamana uyum gösterip yer yer ya da zaman zaman insanlara ve toplumlara egemen olup onları yönlendiren ana düşünce gruplarıdır.

1972-1981 döneminde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 4 yıl lisans, 2 yıl yüksek lisans, 2 yıl da doktora eğitimi alıp siyaset, siyaset teorisi, siyasal davranış biçimleri, siyasal partiler, siyasal düşünceler tarihi, hukuk, kültür, sosyoloji, ideoloji, yönetim ve yerel yönetimler konusunda Mümtaz Soysal, Ahmet Taner Kışlalı, Korkut Boratav, Nermin Abadan Unat, Muammer Aksoy ve Alpaslan Işıklı gibi ülkemizin önde gelen bilim insanlarının öğrencisi olmuş biri olarak, tüm sol, devrimci gruplara yön verip işçilerin, emekçi sınıflarla yoksulların çıkarlarını savunan Marksizmin zamanı geçmiş bir ideoloji olmadığını biliyorum. O nedenle, “zamanın çok gerisinde bir ideoloji içerisindeler” derken hangi ideolojiyi kastettiğinizi net olarak anlamamış olsak da; savunduğumuz ve bütün toplumsal olayları bu ideoloji çerçevesinde çözümleyip anlamaya çalıştığımız Marksizmin günümüz koşullarında da geçerli bir ideoloji olduğunu düşünüyoruz.

Bunun dışında kişisel ya da siyasal husumet içinde olduğunuzu tahmin ettiğimiz bir kısım kişi ya da kurumları engellemenin, grup kurallarımızı çiğnemedikleri sürece gündemimizde olmadığını da ifade etmek isterim.

Gökdelenler ve Evora Projesi ile ilgili iddialarınıza gelince… A3 Haber İnternet Gazetesi ve gazeteci arkadaşım sevgili Serdar Öztürk ile birlikte yaptığımız ortak çalışmalarda; ayrıca Kent Stratejileri Merkezi‘nde yaptığımız tüm paylaşımlarda Alsancak Stadyumu arkasında yapılmakta olan Evora Projesi dışında İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nin açtığı ihalede, Evora Projesi uygulama alanının hemen yanındaki Ege Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi 1. Etap İnşaatları Yapım İşini üstlenen firmanın, Evora Projesi‘ni yapan Teknik Yapı firması olduğunu ve bu firmanın sahibi Nazmi Durbakayım‘ın oğlu Umut Durbakayım‘ın ihale sonrasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunç Soyer‘i ziyaret ederek bir kemençe hediye ettiğini hatırlatmak isterim.

A3 Haber İnternet Gazetesi ile birlikte hazırlayıp Kent Stratejileri Merkezi‘nde ve diğer sosyal medya mecralarında paylaştığımız linklerini aşağıda bulunan iki ayrı yazı, sanırım size iyi bir fikir verecek ve gruba üye olmadığınız dönemde yaptığımız bu araştırma ve yazılar nedeniyle “Gökdelenlere karşılar ama Evora projesine bir şey dediklerimi duymadım” şeklindeki iddianızdan vazgeçeceğinizi umuyorum.

Sonuç olarak,

Yaşadığımız her bir sorunun akılcı, bilimsel bir çözümünün bulunduğu ve bu çözümün de, Kent Stratejileri Merkezi için daha önceden belirlediğimiz dokuz ayrı grup kuralına, bu grupta “kent suçu” olarak tanımlanan eylemleri işleyen, hayata geçiren, bunun için çalışan ya da katkıda bulunup yardımcı olan veya özendiren kişi, kurum ve paylaşımların yapılamayacağına, böylesi bir suçu göz yumulamayacağına ilişkin bir maddenin eklenmesi suretiyle Kent Stratejileri Merkezi isimli grubun asıl varlık nedeninin ortaya konulması olabilir.

(1) İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür.” Ziya Paşa,

https://www.a3haber.com/2020/12/07/izmirdeki-kent-suclari-ibb-baskani-tunc-soyer-imzaladigi-protokolu-hatirliyor-mu/

https://www.a3haber.com/2020/12/14/cav-belladan-kemenceye-gecisin-oykusu-ege-mahallesinde-rantsal-donusum/

“Ȃyȋnesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” ⁽¹⁾” için bir yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s